ERMENİ DİASPORASI, BİTMEYEN AYMAZLIĞIMIZ “Aurora’s Sunrise” FİLMİ

24 Şubat 2024


                                                                                                          

Diasporalar, milletlerin kendi anavatanlarından göç ettikleri, başka nedenlerle sığınmış oldukları ülkede, vatan ve milletlerinin değerlerini savunan birlikteliklerdir. O, birlikteliğin anavatan içinde servet değerinde kıymeti vardır. Zira kimliğin yaşatılmasında, üstlendiği görev, birleştirici ve bütünleştirici yönüyle de büyük bir öneme sahiptir.

      Üstlenmiş olduğu söz konusu görevini yerine getirirken, yaşadığı ülkenin kanunlarına ve diğer ülke insanlarına da saygılı olmalıdır. Her davranışı, her eylemi kendi milli değerleri çerçevesinde yürütürken, kabul edilemez tepkilere yol açmamalıdır. Diaspora olarak ortaya koyacağı tepki/tepkiler ise haddini aşmadan yerine getirilmelidir. Mensup olduğu milletin hakkını savunurken, her ne kadar atalarından olumsuz bazı özellikleri bünyesine taşımış bir millet olsa bile, var olduğuna inandığımız çağdaş dünyada, gerçeklerden kopmadan, karşısına aldığı toplumun değerlerine saygılı, açıkçası davranışlarında insan olduğunu unutmamalıdır.

      Ermeniler her savunmalarını, din adamları tarafından yazılan tarihlerine kadar götürebilmektedirler. Krallıklardan bahsetmiş olsalar da, tarihin hiçbir döneminde bağımsız bir Ermeni devleti kuramamışlardır. Yaşadıkları bölgelerde, hâkimiyet kuran devletlere bağlı olarak (vassal) varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Teolojide Nuh Peygamber, Cudi’ye rağmen Ağrı Dağı, Hıristiyanlığı ilk kabul eden devletin Albanlar olduğunu, havarilerin nereden nereye geldiğini bildikleri halde, Hıristiyanlığı ilk tanıyan devletin Ermeni devletinin kabul ettiğini iddia etmek, Revan şehrini akıllarınca Erivan olarak sahiplenmek, Urartulara bağlanmak gibi köşeli yalanları bilinmektedir. Ayrıca Moğollar, Selçuklu, Osmanlı, günümüzde Amerika ve Rusya örneğinde görüleceği üzere güçlüden yana olmak beceresine de sahiptirler. Her yaşamış oldukları yere Ermenistan demeleri ise mesnetsiz ve tarihi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.  

      Dünya da tarihi çarpıtan ve yukarıdaki değerlere uymayan, saygı duymayan, yalan söyleyen, iftira atmayı görev bilen tek örnek Ermeni Diasporasıdır. Yaptıkları çalışmalarla günümüzde otuz üç ülke, ABD’nin elli eyaletinde “Sözde Ermeni Soykırımı” iddialarının tanınmasını sağlamışlardır. 140 ülkenin taraf olduğu BM Soykırımı Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırması Sözleşmesi; suçun tespiti için olayın geçtiği ülkenin yetkili mahkemesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını şart koşuyor. Bugüne kadar böyle bir karar hiçbir şekilde verilmemiştir. Ermeni Diasporası, Ermenistan’ın 23 Haziran 1993 de sözleşmeye taraf olduğunu açıklamasına rağmen, bu tutarsız iddiasına devam etmektedir. Ama Uluslararası Hukuk kimin umurunda! ...

      Tarihin yakın döneminde 1908-1914 ayrı, 1914-1918 I. Dünya Savaşı apayrı bir başlıktır. Osmanlı Ordusu Kafkasya ve Galiçya’da Ruslarla, Makedonya’da Yunan ve Fransızlarla, Çanakkale’de İngiltere, İtalya ve Fransızlarla, Filistin, Suriye ve Irak’ta yine İngilizlere karşı Vatan mücadelesi verirken, Ermeniler emperyalist ülkelerin yanında yer almıştır. Türk Milleti ise, Ermeni eşkıyalığına karşı Vatanını savunmuştur.

      Avrupa da başlayan milliyetçilik akımları, ayrılıkçı isyanları başlatırken, diğer imparatorluklar gibi, Osmanlı İmparatorluğu da bu olumsuzlukla karşı karşıya kalmıştır. Anadolu coğrafyasında; Almanya, Amerika, Danimarka, Fransa, İngiltere, İsviçre, Norveç ve Rusya gibi ülkelerin misyonerlik faaliyetleri, konunun en büyük bağlayıcı noktası olmuştur. Buradan hareketle, emperyalist güçlerin maşası olan Ermeniler, devlet kurmak amacıyla isyana kalkışmış, bunu başaramamışlardır. Böylece başarısızlıklarına bir kılıf bulmak için, bütün yanlışlarını soykırımına uğradık yalanına yaslayarak, sonu gelmeyen iftiralarla, tarihi tahrif etmeye devam etmiş ve de etmektedirler

      Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermeni cemaatine nasıl baktığına dair küçük bir örnek verecek olursak; her dönemde, savaş şartlarında, Ermeni isyanlarının devam ettiği süreçte, Ermeni yetimlerinin korunması konusunda imkânları nispetinde elinden geleni yapmağa çalışmış, gerek Ermeni Patrikliği, gerekse işgal güçleri ile işbirliği yapmıştır. Söylendiği gibi soykırımı değil, Ermeni yetimlerinin hayatlarını sürdürmeleri için çaba harcamıştır. Ermeni Diasporası, Ermenistan’ ın devlet olarak kuruluşunu Osmanlının sağladığını, günümüzde bu topraklarda Ermeni vatandaşlarımızla birlikte yaşamakta olduğumuzu da görmek istememektedir.

        Ermeni Diasporası’ nın son günlerde ortaya koyduğu, kahpece, alçakça en büyük yalanlarından biride, uydurma fantezilerle dolu “Aurora’s Sunrise” (Aurora’ nın Gündoğumu) filmidir. Söz konusu filimde ahlâksızlığın bile sınırlarının dışına çıkılmıştır. İftiralarına bir iftira daha ekleyerek; GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK “sözde Ermeni topraklarını” alarak, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURMAKLA suçlanmıştır.

      Daha önce farklı şekillerde gösterime giren bu filim, 23 Ekim 2023’de FBS tarafından tekrar yayınlanmıştır. Bir saat yirmi üç dakikalık bu filimde; “sözde Ermeni soykırımından” sağ kurtulan, 16 yaşında Amerika’ya sığınan bir Ermeni kızın (Aurora Mardiganian-Avrora Mardiganyan) (1898 Çemişgezek-6 Şubat 1994 Los Angeles) hikâyesini anlatmaktadır. Önce, Suriye çöllerine anne ve kız kardeşleriyle tehcire gönderildiği, başka bir yerde anne ve kardeşlerinin öldürüldüğü söylenmiştir. Ermeni kızın, ismi, kaçış şekli ve güzergâhı, Çemişgezek’ten başlaması, Erzurum sonra Tiflis, Rusya, Oslo ve Amerika’ya ulaşmasının zaman akışında ve de o günün şartlarında uyumsuzluklar vardır!

      Bu senaryoda çok önemli, dikkat edilmesi, hiç unutulmaması gereken bir gerçek dile getirilmiştir. Bu Ermenilerin soykırımı iddialarının gerçeklerden ne kadar uzak olduğunun da ayrı bir başlığı olacaktır. SOYKIRIMI YAPMAYA SOYUNUNLARIN ERMENİLER olduğunu da ortaya çıkaracaktır. Türklere, Kürtlere Doğu Anadolu’nun her yerinde Ermenilerin yaptığı mezalimin nasıl gerçekleştiğinin ötesinde önemli bir belgedir: Aurşaluys Mardigyan Erzurum’a geldiğinde O nu, tesadüf buya(!) ilk önce Amerika’nın Tiflis Konsolosu olduğu söylenen Dr. McCallum görüyor. Köylerden para ile satın aldığı Ermeni kızlarla birlikte, önce Tiflis’e, sonra Oslo’ya oradan Amerika’ya gönderiyor.

      Dr. McCallum, Ermenilere yardım için kurulan Yakın Doğu Yardım Komitesi elemanı ve misyonerdir. İkinci Bölge Yakın Doğu Yardım Heyeti’nin merkezi Gümrü’ye taşındıktan sonra, İstanbul- Taksim’ de Kafkasya Şubesi açılmıştır. (Pera, Taksim Cad. 25) Dr. McCallum, Kafkasya Şubesi’nin İstanbul’daki temsilcisi olmuştur. İlgili bilgiler ve raporlar ondan alınmıştır. Dr. McCallum, bir raporunun orijinalinde “ Türk Ordusunda görevli olup, sonra Rusya’ya kaçan bir Ermeni doktorun “BİNDEN FAZLA TÜRK ASKERİNİ ZEHİRLEYEREK VEYA YANLIŞ TEDAVİ UYGULAYARAK ÖLDÜRDÜĞÜ” nü yazmıştır. Ancak daha sonra yayınlanan rapordan bu cümle çıkarılmış, Ermeni imajını bozacak benzer cümlelere de yer verilmemiştir.

      1 Milyon Amerikan Dolarından fazla bir bütçe ile gerçekleştirilen filimde “Sözde Ermeni Soykırımı” tarihi belgesel olarak lanse edilmiştir. Ermenistan tarafından ise 2023 Uluslararası Filim Festivali’ne Oscar ödülü adayı olarak sunulmuştur. Filme, sözlü tarih arşivine dayandırıldığı iddia edilerek akademik katkı sağlayan Zoryan Enstitüsü damga vurmuştur.

      Hikâyeyi tekrar toparlarsam; Arşaluys, yaşadıklarını yazar Henry L.Gates’e anlatıyor. O da hikâyeyi kaleme alarak “Ravished Armenia” (Irzına Geçilmiş Ermenistan) adıyla 1918 yılında “Ermeni, Asuri Hayırseverlik Komitesi” tarafından yayınlanıyor. Yönetmenliğini Oscar Apfel’in yaptığı “Auction of Souls” 1919 da gösterime giriyor. Kitap olarak 1933 de Londra’da basılıyor. Zira Ermeni kızının yaşı, köle pazarında satılması, Türk ve Kürt ağaların hareminde iken kaçması, ayrı bir saptırmadır. Öyle ki, Ermeni kızların önce ırzına geçmek, sonra kazığa oturtmak, üstüne üstlük çarmıha germek iddiası iftiranın da ötesine geçmektedir. Aşağıdaki şu başlıklara bakıldığında neyin nerede başlayıp, nereye götürülmek istendiği de ilgilenenler tarafından görülmüş olacaktır.

      [(Filmin adı; “Aurora’s Sunrise” “Aurora’ nın Gündoğumu”) (Yapım; Ermenistan, Almanya ve Litvanya ortaklığı, ZD ve Arte işbirliği) (Yapımcılığını; Bars Media, Artbox Laisvalaikio Kubas ve Gebrueder Beetz, Filmproduktion) (Yapımcılar; Vardan Hovhannisyan, Christian Beetz, Juste Michailinaite, Kestutis  Drazdauskas, Eric Esraillian ve Sahakyan) (Amerikan Belgeselinin Baş Yapımcıları; Erika Dilday, Chris White ) (Senaryo Kaynağı; Parçalanmış Ermenistan) (Yazar; Arşaluys Mardiganyan) (Kapak; Hüseyin Yoldaş) (Çevirmen; Diran Lokmagözyan) (Yayınevi; Pencere Yayınları) (Senaryonun İlk Kaynağı; “Ravished Armenian” (Irzına Geçilmiş Ermenistan)1917) (Sessiz Filmi Haz; Selig Polyscope Company) (İlk Gösterim; Ocak 1919 Washington) (Yayın Kaynağı; Hollywood “Auction of Souls” 1918) (Senaryo; Inna Sahakyan) (Editör; Anthony Slide) (Önsöz; Atom Agaopyan) (Türkiye de Kitabın diğer yayınlaması; Aras Yayıncılık 2017) (Yönetmen; Inna Sahakyan) (Baş İllüstratörü; Gediminas Skyrius) (Canlı Aksiyon Yönetmeni ve Kurgu; Ruben Ghazaryan) (Sanat Yönetmeni; Tigran Arakelyan) (Müzik; Christine Aufderhaar) (Kısa sahnelerinden yararlanılan sessiz film; “Auction of Souls”) (Aldığı özel (!) Ödül; Cenevre Uluslararası Film Festivali ve İnsan Hakları Formu 2023 (FIFDH) büyük ödülü) (Filmin Dünya Galası; Fransa (Haziran 2022)]  

      Ermenilerin I. Dünya Savaşı’ndan yıllarca önce başlayan devlet kurmak hayalleri, bu nedenle başlattıkları isyanlar, yaptıkları hunharca katliamlarla hayatını kaybeden, çoğunluğu yaşlı, çocuk ve kadın olan Türk nüfus üç milyonun üzerindedir. 1.500.000 Ermenin soykırıma uğradığını iddia etmeleri gerçeklerle örtüşmemektedir. Kaynaklar; 1893 nüfus sayımında 1.001.465, 1906 nüfus sayımında 1.120.748, 1914 de Ermeni Patriği Nerses Vardapetyan tarafından Osmanlı Ermeni nüfusunun 1.221.000 olduğunu açıklamıştır. Bu nüfusun; yaklaşık 500.000’ini tehcirde Irak ve Suriye’ye, yine yaklaşık 400.000’ini Doğu Anadolu ve Karadeniz üzerinden Kafkasya ve Rusya’ya göç etmiştir. Savaş sürecinde, doğal ölümler ve salgın hastalıklardan toplam 200.000 Ermeni ölmüştür. 1922 yılına gelindiğinde Ermeni Patrikhanesi’nin açıklamalarına göre, TEHCİRDEN geri dönenlerle, TEHCİRE tabi tutulmayan toplam Ermeni nüfusunun 644.900 olduğu açıklanmıştır. Savaş şartlarında hayatını kaybedenler soykırımına uğramıştır denilecekse, soykırıma uğrayan Türklerdir. Ermeni Diasporası, 1.500.000 Ermeni’nin soykırımına uğradığını iddia etmekle, yalan söylemektedir.

      I. Dünya Savaş ortamında diğer tarafların kayıpları neden konu edilmez? Öldürülen Alman, Fransız, İtalyan, İngiliz ve Rus kayıpları sayı olarak nasıl dile getirilmez? Bütünlük içerisinde bakıldığında, soykırım yapılmadığı açıkça görülecektir. Siyasi emelleri doğrultusunda vicdandan yoksun toplumların verdiği taraflı kararlar nasıl soykırım sayılır. Taşnak ve Hınçak çetelerinin yaptıkları katliamların, yaşattıkları vahşetin üzeri nasıl örtülür? Emperyalist güçlerle ve onlarla işbirliği yapan Ermenilere karşı VATAN SAVUNMASI yapmış TÜRK MİLLETİ nasıl soykırım yapmakla suçlanır?

      Sonuç olarak; ülkemizde bir avuç insandan başka “sözde Ermeni soykırımı” iftirası karşısında duracak, duyarlı kurumlar, şahıslar yoktur… Ermeniler tarafından bilindiği üzere yalan kaynaklı sayısız yayın ve film yapılmıştır. Ermeni yalanları karşısında, akademik çalışmaları ayrı tutarsak, Avim, Fanatik Ermeni Yalanları ile Mücadele Gurubu (FEYM), ABD Turkish Form duyarlılık göstermektedir. Yukarıda bahse konu filmin vizyona girmesinden, Turkish Form’dan Sn. Ferruh Demirmen, Taner Ertunç, Ergun Kırlıkovalı, Enis Pınar ve Türkiye’de Sn. Prof. Dr. Rıdvan Karluk tarafından gündeme taşınmasa kimselerin haberi olmayacaktı. Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır…

      Söz konusu filim hakkında Türkiye Dışişleri Bakanlığı, ABD Washington Büyükelçisi ne yapmıştır? Devlet Yönetim Kadrosu, Ermenistan ile NORMALLEŞME hakkında acaba ne düşünmektedir? Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı konuyu nasıl ve ne zaman açıklayacaktır? Nerede Türk Milliyetçiliği? Nerede Milli benlik? Nerede ATATÜRK saygımız, nerede ATATÜRK sevgimiz?

      İyi bilinmelidir ki, Türk Milleti’nin Ermeni Milleti’ne karşı husumeti bulunmamaktadır. Acıyı daha çok yaşayan Türk Milletidir. Paylaşılacak acı ise, aynı acıdır. İsyanımız, tepkimiz, söylediklerimiz ve yazdıklarımız gerçeği ortaya koymak için tarihi gerçekleri tahrif eden Ermeni Diasporasına karşı gösterdiğimiz tepkidir. Ermeni Diasporasının bitmeyen yalanları karşısında bu suskunluğumuz bu aymazlığımız neden? Var mı bilen?”

(Not: Bu yazı 12 Aralık 2023 de kaleme alınmıştı)

Kenan Mutlu Gürses


Kenan Mutlu Gürses © 2011 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön