TARİH SORACAK... HAYIR...

31 Mart 2017


      Tarih bir gün;

      Cumhurbaşkanlığı gibi devletin en yüce makamına erişen zat-ı muhterimin, tüm erkleri tek elde bulundurmak istemesini,
       Cumhurbaşkanı’nın, Anayasa’nın 103. 104. ve 105. Maddelerine neden sadık kalmadığını,
      18 Aralık 2002 günü faili meçhul bir cinayete kurban giden Necip Hablemitoğlu ve diğer faili meçhul cinayetlerin faillerinin neden hâla bulunamadığını,

      2002 yılında sıfır noktasına getirilen PKK terörünün, nasıl şehirlerin işgal ve hendekler açacak noktaya getirildiğini,

      2002 yılından 31 Mart 2017 tarihine kadar, ON BEŞ yılda asker, polis ve köy korucusu KAÇ ŞEHİT verdiğimizi,   

      Türkiye, sebepsiz, nedensiz(!) Anayasa Değişikliği Referandumuna giderken hukukçuların, özellikle Anayasa Hukukçularının neden hiç konuşmadıklarını veya konuşamadıklarını, üniversitelerin neden suskun kaldığını,

      Temmuz 2003 de, askerlerimizin başına neden çuval geçirilip, itibarlarının yerlerde süründüğünü,

      Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Nisan 2004 de; Rauf Denktaş’a “Neden Türkiye’de miting yapıyorsun git Kıbrıs’ta konuş” dediğini,

     Işid’ın Musul’a doğru hareket ettiği açıkça bilindiği, hatta çok ağır ifadelerle TBMM çatısı altında tartışıldığı halde, hemen sonrasında (11 Haziran 2014) Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu işgal edilerek, tüm personelinin hatta çocuklarının dahi nasıl esir edildiğini,

       Başkanlık düzenine geçen Latin Amerika ülkelerinde, kısa süre sonra sistemin mutlaka diktatörlük rejimine döndüğü bilindiği halde, Anayasa Değişikliği Referandumun da neden ısrar edildiğini,
       İç ve dış politika seçeneklerinin, önceliklerine göre belirlenemediğini, bu nedenlerle iç ve dış politika da gel-gitler ile karşılaşıldığını,      
      Eşkıya Barzani’nin Türkiye’ye gelişinde Atatürk ve Esenboğa Havaalanlarına ve de Atatürk’ün makamı Çankaya Köşkünde, “Kürdistan Paçavrasının” çekildiğini,
     Kendi düşüncelerinde olmayanları, kendi ikballeri için terörist, hain, çukur ve gafil diye yaftalayan, Cumhurbaşkanı ile Başbakanı’nı,
     Ege Denizi’nde bulunan ON SEKİZ ada ve BİR kayalığın, Yunanistan’a terk ediliş nedenlerinin Türk Halkından nasıl gizlenmiş olduğunu,
     Kendi çocuklarını AMERİKA ve AVRUPA’DA okutanların, halk çocuklarını neden imam-hatip okullarına yolladıklarını,
     Cumhurbaşkanı’nın “Tek Bayrak, Tek Millet, Tek Vatan, Tek Devlet” derken, neden TEK DİL demediğini,
      SEKSEN yıllık Cumhuriyet Tarihinde, bir gün olsun DEVLETİN BEKASI tartışılmazken, son ON BEŞ yılda neden DEVLET BEKASININ tartışılır hale getirildiğini,
      Süleyman Ş ah Türbesi’nin 21 Şubat 2015 de, Suriye de bulunan VATAN toprağından neden Eşme Köyü’ne taşındığını,
      Türk Milleti’nin en kutlu değerlerinden olan ERGENEKON’U, “Ergenekon Terör Örgütü”  adı altında aşağılamaya uğraşan zihniyetle, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN 20 Nisan 1931 günü söylemiş olduğu “YURTTA SULH, CİHANDA SULH” ilkesini, zihinlerden silmek amacıyla, 15 TEMMUZ 2016 gecesi vatan hainlerinin ortaya attığı “yurtta sulh konseyi” nin aynı mihraktan çıkmış olduğundan şüphe duyulmayacağını,
          Vizesiz gidilen ülkeler reklâmı yapılırken, yabancı ülkelere girişlerinde, TÜRK VATANDAŞLARI’NIN çoraplarına kadar nasıl arandıklarını,
             Tunceli’de “1938 de yaşanan olayların vahşet” olduğunu, Seyit Rıza’yı,   Diyarbakır’da Şeyh Sait ve Said-i Kürdî’ yi kutsayanları, 2002 yılından bu yana ON BEŞ yıldır, Tunceli’de çöreklenen teröristlerin neden hâla temizlenmediğini,
      Türkiye Cumhuriyeti Parlamenter sisteminin kimler tarafından, neden rayından çıkarıldığını,
      Türkmen şehri KERKÜK’E Kürt bayrağı asılması kararını, Kürtçenin resmi dil olarak kullanılmasının zorunlu hale getirildiğini,
     “Hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez ve ıskat etmezse bütün kusur ve kabahatlere iştirak etmiş demektir. Milletimiz için dâhili ve daimi bir düşman olan ferdi saltanat ve onun temsil ettiği bir idare şekline çevrilmiş silah mukaddestir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün hiç dikkate alınmadığını,
       On beş yıldır ülkeyi tek başına idare ederken, üretim adına tek bir adım atmayanlara, üstüne üstlük Türkiye’yi (yaklaşık)  DÖRT YÜZ ELLİ MİLYAR DOLAR borçlandıranlara,
      Açılımları, çözümleri ve diğer yüzlerce başarısızlığı;
      Ve de 16 Nisan 2017 de yapılacak ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ REFERANDUMUN da HAYIR DEMEYECEKLERE, söz konusu REFERANDUM’UN yapılmasına sebep olanlara, MHP’NİN sözde genel başkanı Devlet Bahçeli’ye, TARİH, bir gün neden HAYIR demediklerini MUTLAKA soracaktır.
      Milletimizin geleceği için, TÜRK DEVLETİNİN BEKASI için, MİLLİ İRADENİN tam tecellisi için REFERANDUMDA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE seksen milyon defa HAYIR…HAYIR…

 

Kenan Mutlu Gürses


Kenan Mutlu Gürses © 2011 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön