TARİH. AĞUSTOS AYI VE ERMENİLER (IX)

10 Ekim 2023


M.S. 1797 - II. KATERİNA 
      1762 yılında Rusya tahtına II. Katerina oturdu. 1768 yılında Ruslar ile Osmanlılar arasında savaş patladı. Katerina Osmanlı İmparatorluğunun her tarafındaki Hıristiyan unsurların bütün kesimlerine çağrılar yaptı. Amacı bu kesimlerin Osmanlı ordusundaki birliklerini itaatsizliğe kışkırtmak ve sonunda Hıristiyan hakların bağımsızlık taleplerini canlandırarak onları isyan ettirmekti. Bu çağrı Ermeni halkına da yapıldı. İmparatoriçenin emri üzerine General Suvarov Ermenistan'ın bağımsız-lık projesini hazırlıyordu. Bu konu için 1780 yılında Emin'in St-Petersburg'a davet etti görüşmek için ama Emin ölmüştü. Yine de yılmadı Ermeniler ve ulusdaşlarından ikisini öne çıkardılar, selam durdular. Bu iki insan ırkların özgürlüğüne vakfettiler hayatlarını. Bu iki yurtseverden biri Hovsep Argutyan-Longuemain'di. 1773 yılından beri tüm Rusya Ermenilerinin başpiskoposuydu. Ermeni sorunu için canla başla çalışıyordu ve başarıyordu. İkinci kişi Hagop Şahmiranyan'dı. Hindistan Madras'ta bir basımevi kurmuştu. Basımevinde sadece Ermenilerin siyasi özgürlüğünü hazırlamak ve isyan bayrağı çekmelerini sağlamak için broşürler, kitaplar yayımlıyordu. En önemli iş arkadaşı da babası Culfa (İran)lı Şamir Sultanyum'du. Madras'taki Hagop Şahmiranyan, Eçmiyadzin ve Ağvank katolikoslarına ve Gürcistan kralı 2. Erekle'ye, Ermeni Meliklerine, başpiskopos Hovsep Argutyan'a ve başka etkin siyasi şahsiyetlere gitti, yardımı olabilecek herkesle görüştü. Amacı ve tasarladığı şey Erekle'nin yardımlarını alarak Ermenistan'ı özgürlüğüne kavuşturmak. Erekle'nin başkanlığında demokratik bir cumhuriyet kurmaktı. Erekle'nin devlet başkanı olmasında sakınca yoktu çünkü o da Bagratidlerdendi, yani Ermeni kanı taşıyordu. Başpiskopos Hovsep'in Ermenistan'ın geleceği hakkındaki projesi ise daha basit ve daha kolay gerçekleştirilebilir nitelikteydi. 
      Bu proje tümüyle Prens Grigori Aleksandrovitç Potomkin üzerine kuruluyordu. Umut tamamıyla prense bağlanmıştı. Rus olsa bile Potmekin II. Katerina'ın gözdesiydi. Bu nedenle ve başpiskopos Hovsep'in desteği ile geleceğin Ermenistan Kralı olacaktı. Zira Potemkin yalnız ateşli bir Ermenisever değildi. Ayrıca Çariçe tarafından Ermeni bağımsızlık projesini gerçekleştirmekle de görevlendirilmişti. Çariçe II. Katerina Kafkasya'da iki küçük devlet kurulmasını öngörüyordu. Bunlardan biri Gürcistan, öteki Ermenistan olacak ve münhasıran Rusya'ya bağımlı kalacaklardı. (…)
      Bu sevinç ve coşku deryası içerisinde melikler, aralarından iki melikin Varanda ve Haçen'in neden oldukları üzüntüyü de yaşadılar. Bu iki melik ortak amaçtan ayrılarak ve Karabağ'daki tüm yerleşim yerlerine sahip olmak rüyasını gören Şuşa Kalesi'nin kurucusu Panah Han ile işbirliğine girmek istiyorlardı. Gülistan, Jiraberd ve Dizak melikleri ise sözlerinden ve amaçlarından ayrılmadılar ve Kantsavar (Ağvank) katolikosu X. Hovhannes (1763–1786) ile sıkça görüştüler. Pavel Potemkin, Prens Grigori Potemkin tarafından Gürcistan ve Ermenistan'a gönderildiğinde yukarıda adları geçen iki katolikosa ve Ermeni meliklerine Rusların Ermenistan'ı kurtarmak için 1784 yılı yazında İran'ı işgal etmeyi tasarladıklarını, bunun içinde katolikos ve meliklerin kendi yanında yer almaları gerektiğini söylemişti. Bu umutla Ermenilerin sabırsızlıkla ve dört gözle bekledikleri 1784 yılı geldi sonunda. Geldi de yaz mevsimi de geçti, kış geldi ama Ruslar gelmedi.
      1785 yılının ilkbaharında yukarıda sözünü ettiğimiz üç melik ve Karabağ'ın birkaç beyi Kantsasar'ın tarihi manastırında yeniden bir araya geldiler. Toplantıda katolikos 10 ncu Hovhannes ile görüştüler. Toplantıda alınan kararla Rusya sarayına yeni bir çağrı yapılması gerektiğinde anlaştılar. Bu çağrı ile Rusya'dan Ermenileri İran boyunduruğundan kurtarmak için acilen müdahale etmesi istendi, rica edildi. Panah Han'ın oğlu ve onun yerine geçen İbrahim Han gönderilen mesajı ele geçirdi. Babası gibi İbrahim Han'da Ermeni meliklerinin iktidarına son vererek Karabağ'ın tek hâkimi olmak istiyordu. Bu nedenle eline geçen fırsattan çok iyi yararlandı ve ''Ermenilerin Îran hakkındaki düşmanlık duygularının kanıtı'' elinde bulunduğu için tüm ''komplocuları'' tutuklattı. Onları zindana koydu. Hapis yatarken katolikos Hovhannes'i zehirledi, meliklerin malikânelerini yağmalattı ve onları birer harabeye çevirdi. İbrahim'in adamlarının bu barbar saldırıları ve çektirilen eziyetlerin dur durak bilmemeleri karşısında Karabağ Ermenileri ülkelerini bir defa daha terk etmek ve Rusya ile Gürcistan'ın çeşitli illerine yerleşmek zorunda kaldılar. Meliklerden iki tanesine zindandan kaçmak nasip oldu ve Tiflis'e sığındılar. Bu şehirdeki varlıklarının Erekle'nin hoşuna gitmediğini görünce Gandja'ya (Gandzak veya Yeğisapetpol) gittiler ve orada Cevat Han'dan iltica hakkı ve koruma istediler. Cevat Han şehrin egemeni ve İbrahim'in düşmanıydı. İbrahim iki kaçak melikin ona sığındıklarını öğrenince Cevat Han'dan iadelerini istedi. Cevat bu isteği derhal reddetti. İsteğinin yerine getirilmemesini kendisine hakaret sayan İbrahim büyük hazırlıklardan sonra Cevat'ın karargâhına saldırdı ama birlikleri yok oldu ve kendisi yeniden Şuşa'ya çekilmek zorunda kaldı.
      Aga Muhammed Han ülkenin iç karışıklıklarından yararlanarak kendini İran Şahı ilan etmişti (1794–1797). Aga Muhammed'in iradesini kabul etmek istemeyen İbrahim Han ile şahı arasında savaşın patlaması çok sürmedi. Bu nedenle yeni savaşa yoğunlaşan İbrahim Ermenileri takip ve cezalandırmaktan vazgeçti. Karabağ Ermenilerinin eğilim ve isteklerini bilen, izleyen şah Aga Muhammed partizanları aradı. Îbrahim'in otoritesine karşı koyabilmeleri için birleşmelerini istedi. Ve işleri bitince onlara meliklerinin eski saygın konumlarını geri vermeye söz verdi. Ama er veya geç, Rusların yardım edeceklerinden her zaman emin olan Ermeniler bu teklifi reddettiler ve üstüne üstlük İbrahim'in saflarına katıldılar. Ermeniler, kendilerine düşman iki güçten daha az tehlikeli olanın İbrahim olduğuna inanmışlardı ve kendi kendilerine İbrahim'in yanında olmanın Rusların yardımı gelince Karabağ ülkesini yeniden ele geçirmenin ve Ermenilerin bağımsızlıklarını kazanmalarını daha kolay olacağını söylüyorlardı ama olayların gelişimi bozdu bu hesapları bozdu. Çünkü Aga Muhammed onların yardımı olmadan da yendi İbrahim'i. Şuşa kalesini kuşattı ve Kafkasya'da hâkimiyetini tanımayanların hepsini katlet (1796).
      Kafkasya sakinlerinin, özellikle Hıristiyanların katledildikleri haberi St-Petersburg'a ulaştığında Prens Grigori Potemkin öleli beş yıl olmuştu (1791). Ve de iş işten geçmiş, onunla birlikte Ermeniler'in tümü mezara girmişti. Özellikle de başpiskopos Hovsep Argutianz. Çünkü Hovsep'in Ermeni bağımsızlığı gibi mükemmel bir umut ve düşüncesi de geleceğin Ermenistan Kralı olarak tanımlanan insanın ölümü ile mezara gömülmüştü. İmparatoriçe II. Katerina ölümü üzerine Potemkin'in tüm yetkilerini Prens Platon Aleksandroviç Zubov'a verdi. Prens Platon Kafkasyalıların katledildiği haberi üzerine İran'daki kargaşayı bastırmak ve Şah Aga Muhammed'i cezalandırmak üzere Kont Valeryan Zubov'u bölgeye gönderdi (1796). Başpiskoposları Hovsep'in önderliğinde tüm Ermeniler bir bütün olarak bu sefere katıldılar. Ermenilerin yardımları sayesinde Ruslar birbiri ardından Derbend, Bakü, Kuba, Gence ve dahi Şamaki ve Şuşa gibi güçlü şehirleri ele geçirdiler. Sonuç olarak Pers Ermenistanı'nın büyük bir bölümü Ruslara geçti. Yıl 1797 idi.
      Kafkasya'nın bir bölümünde bu olaylar devam ederken Gürcistan Kralı II. Erekle daimi bir Pers korku ve endişesi altında bulunduğundan İmparatoriçe II. Katerina ile başladığı görüşmeleri, 4 AĞUSTOS–24 Temmuz 1783 tarihleri arasında bir anlaşma ile sonuçlandırdı. Bu anlaşma ile kral Rusya'nın koruması altına alındı ve onun egemenliğini yeniden tanıdı. Erekle'nin ölümünden sonra oğlu Gyurgi, Müslümanların boyunduruğu altına düşmek tehlikesi karşısında 1799 yılındaki bir anlaşma ile Gürcistan'ı terk etti ve Çar I. Paul'e sığındı. Anlaşma hükmü uygulandı ve kesin olarak Rusya'nın bir eyaleti oldu. Bu şekilde Ruslar Kafkasya'nın güneyine, daha sonra da Ermenistan'ın yanı başına çakılıp kaldılar.](32) DEVAM EDECEK

(32)Garabet Basmacyan, Çeviri, Mehmet Baytimur, Ermeni Modern Tarihi ve Ermeni Sürgünler, s, 55–56–57–58–59–60

Kenan Mutlu Gürses


Kenan Mutlu Gürses © 2011 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön