31 Ekim 2024
Bilindiği üzere Ermenistan, bağımsızlığının ilanından sonra da ilk defa Rusya’nın ve Ermeni Diasporasının gösterdiği çizgiden yürümeye başlamıştır. Bu yürüyüşte elinde tuttuğu özellikle dış politikada ki iddialarının başına “SÖZDE SOYKIRIM” konulmuştur.
Yine bilinmektedir ki,
BM Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu,
Avrupa Konseyi,
Avrupa Parlamentosu,
Dünya Kiliseler Konseyi,
İnsan Hakları Derneği,
YMCA Avrupa Birliği, (Mezhepsiz, ruhban sınıfına bağlı olmayan küresel bir Hristiyan hareketi),
Permanent Peoples' Tribunal (Merkezi Roma’da bulunan Daimi Halk Mahkemesi, devlet yetkililerinden bağımsız olarak faaliyet gösteren, uluslararası olarak tanınan bir sivil toplum insan hakları mahkemesidir)
Mercosur (Mercosul) Parlamentosu ( Güney Amerika Ortak Pazarı’na verilen isimdir) gibi kuruluşlar yanında dünya da OTUZ ÜÇ ülke, ABD de ELLİ eyaletin “SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINI” tanıdığını ve bunların içerisinde Ermenistan ve Rusya’nın da bulunduğu unutulmamalıdır. Başka unutulmaması gereken ise konu Ermenistan olunca, iki düşman devlet ABD ve RUSYA emperyalist emelleri doğrultusunda hiç de karşı karşıya gelmemektedirler.
Tarihi kayıtlarda yaşanmış olayları unutmamak kaydıyla, Ermenilerin 1915 öncesi ve sonrasında dünya da dağınık yaşamalarının getirdiği kimlik problemi, Türk düşmanlığı üzerine bina edilerek, tehcirin 50. Yıl dönümü olan 1965 yılında “SÖZDE SOYKIRIM” ifade edilmeğe başlandı. Diaspora da bu alçakça kurguyu, soysuzca yalanı, mesnetsiz iddiayı kullandı, kullandırdı ve kullanıyor kullandırıyor. Öyle ki, Ermeniler Batılı devletlerin, büyük güçlerin kendilerini bir siyasi araç olarak kullandığını bile bile bu yönde de nedense sessizliğe bürünüyorlar.
1965’den sonra, 26 yıldır her geçen gün sesini alçakça yükselten Diasporanın tüm davranışlarına rağmen, hatta 1975-1994 yılları arasında, (ASALA) Ermenistan’ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu’nun yapmış olduğu katliamlara rağmen, 21 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’ı 16 Aralık 1991 tarihinde Türkiye tanımıştır. Uluslararası bütün faaliyetlerde yer almasına öncü olmuş, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na üye olarak davet edilmiştir. Ermenistan’ın 1993 yılında Azerbaycan’a saldırması ile başlayan savaşla Türkiye-Ermenistan sınırı kapatılmış, diplomatik ilişkiler kesilmiştir.
Kısaca, , 2004, 2006, 2007, 2008, 2009, 2010, 2015, 2018 yaşanan ve yapılan girişimlerden sonra ilişkilerin kademeli olarak normalleşmesi için 14 Ocak 2022 de ÖNKOŞULSUZ Ermenistan ile doğrudan diyaloğa başlanmıştır. 2 Şubat 2022 den itibaren doğrudan uçuşlar başlamıştır. 1 Temmuz 2022 de Türkiye-Ermenistan sınırının üçüncü ülke vatandaşlarına açılması, iki ülke arasında hava yolu kargo ticaretinin başlatılması kararı alınmıştır.
Türk Milleti’nin içeriğinde nelerin olduğu, nelerin konuşulduğunu bilmediği ÖNKOŞULSUZ NORMALLEŞME meğerse nasılda ilerliyormuş da haberimiz yokmuş… Ve 18 Ekim 2024 de 3. Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu Toplantısı İstanbul’da yapıldı. Toplantı, Kafkasya’nın geleceğine dair konular önemli olmasına rağmen, kamuoyuna yeterince duyurulmadı. Türkiye-Ermenistan arasında “somut kazanımlar elde edildiği” söylendi! “Taraflar arasında bölgesel ve uluslararası gelişmelerin bölgeyi nasıl etkileyebileceği ve alınması gereken tedbirler konusunda ilk defa bir konsensüs” oluşmuş” denildi!
Bu arada İstanbul’da 15 Ekim’de Ermenistan Bölgesel Yönetim ve Altyapı Bakanı ile Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı da bir görüşme yaptı. İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Yol Federasyonu Dünya Kongresi’nde bir araya gelen iki bakanın görüşme detayları henüz açıklanmadı. Ancak Türkiye-Ermenistan ilişkileri kapsamında bölgesel altyapı ve ulaşım bağlantılarının geliştirilmesi açısından bu görüşmenin önemine dikkat edilmesi, zamanlama olarak da İstanbul toplantısı öncesinde yapılması ve kamuoyuna görüşmenin içeriğinin açıklanmamasında da üzerinde düşünülmesi gerekiyor.
ÖNKOŞULSUZ NORMALLEŞME devam ederken, “SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI” iddiasından vazgeçmeyen, anayasasında ki ifadeleri düzeltmeyen Ermenistan; bölgedeki yalnızlığını sonlandırmak, küresel pazarlara açılmak, dünya ile ilişki kurmak için Türkiye-Ermenistan arasındaki Gümrü-Kars demiryolu ile Ermenistan- Azerbaycan demiryolu bağlantısının hizmete girmesi ve Basra Körfezi, Karadeniz, Hazar Denizi ve de Akdeniz arasında çok boyutlu bir bağlantı sağlamak için var gücüyle çalışıyor.. Bunlarla yetinmediği gibi ekonomik ve ulaşım bağlantılarının bir an önce açılması konusunda ki isteklerini de açıkça ilan ediyor.
Ermenistan, “Barış Kavşağı” girişiminin önemini, İran’ın da Ermenistan’ın “Barış Kavşağı” projesine sıcak baktığını dile getiriyor. Ancak İran’ın yanı sıra ABD’nin de bu projeyi destekliyor olmasını hiç kimse de sorgulamıyor.
Ermenistan ile ÖNKOŞULSUZ NORMALLEŞME adımları son sürat devam ederken, Ermenistan-Türkiye sınırındaki ALİCAN (Margara) Sınır Kapısı’nın inşaatının ve teknik düzenlemelerin tamamlanmış olduğunu, böylece Cumhurbaşkanından, iki ülke ilişkilerinin ön koşulsuz normalleşmesi konusunda nasıl ciddi bir mesafe kat edildiğini öğreniyoruz. Ermenistan’ın nasıl hareket ettiği, emperyalist ülkelerle neler kotardığı uzun uzun anlatılacak başka bir yazının konusu.
İstanbul toplantısına Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya katılırken, önceki Moskova ve İran’daki toplantılara da katılmayan Gürcistan İstanbul’da ki toplantıya da katılmadı. Bende yazımın başlığını;
3+3 (-1) 3. GÜNEY KAFKASYA BÖLGESEL İŞBİRLİĞİ PLATFORMU TOPLANTISI yaptım…
Gürcistan’ın Ermenistan’a göre son derece jeo ekonomik ve jeostratejik değerlere sahip ve Karadeniz’e kıyısı olmasıyla stratejik önemine dikkatlice bakılmalıdır. Ayrıca tarihin derinliğine inmeden, Abhazya ve Güney Osetya ayrılıkçı bölgeleriyle ilgili yaşanan gelişmeler, 1900 lü yıllar boyunca Rusya ile savaşları, Rus işgali, baskısı unutulmamalıdır. Başka unutulmayacak konu ise tarihi süreçte ve günümüzde Gürcistan’ın Batı’ya bakışı dikkate alınmalı ve üzerinde ihtiyatla düşünülmelidir. Bilindiği üzere, türlü gerekçelerle, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Türkiye, Karadağ, Kuzey Makedonya, Moldova, Sırbistan ile birlikte Gürcistan da AB’ye aday ülke olarak bekletilmektedir.
Ey akıl, Ermenistan ÖNKOŞULSUZ NORMALLEŞME ile istediklerini elde ederken, “SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI” iddiasından taviz vermeyen Ermenistan’a bu yol neden açılmıştır? Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyinde devletleşmeye doğru adım adım giden Kürdistan’ı görmemek, mülteci, kaçak ve sığınmacıların nüfusun on üç milyonu aştığı, Göç İdaresi’nin 85. 279. 553 Türkiye nüfusunun %20 sini geçen yabancı, bunun da 17 milyon gibi bir sayı demek olduğunu nereye koyacağız? Yıllardır, Türkiye’de kaç Ermenistan vatandaşının kaçak olduğu konuşulmuyor mu?
Sonuç olarak; yukarıda anlatılanlar, ima edilenler, suçlama değil ikazdır. Ayrıca, hangi devlet olursa olsun kendi menfaati için şuursuzca yalan söylemiyorsa, hangi İNSAN insanlıktan nasibini almışsa, soysuzca, kahpece YALAN söylemiyor ve söylettirmiyorsa, bu ister Ermenistan, ister Ermeni olsun onlara bir sözüm olmayacaktır. Şayet YALANLA yatıp kalkıyor, YALANIN, İFTİRANIN her türlüsünü kullanıyorsa, o insan veya insanlar bilinsin ki dünyanın en aşağılık canlılarıdır… O devletler dünyanın en kahpe devletleridir.
Sözü, İver Torikyan isimli Ermeni vatandaşının mektubunda ki şu satırları ile noktalayalım; “Utanç duyuyorum. Hiçbir Ermeni’nin öne çıkıp “Evet, Rus ordusunun Türkiye’yi işgal etmesine destek verdik. Ve evet, biz Ermeniler binlerce Osmanlı askerini, kadınını ve çocuğunu katlettik. İnsanlığa karşı suç işledik” deme dürüstlüğü ve cesaretini göstermiş olmamasından dolayı utanç duyuyorum. Bu kelimeleri yazdıkça parmaklarım sızlıyor. Dünyadaki Ermenilerin çoğunluğunun bir asırdan önce Türkiye’deki on binlerce insana karşı gerçekleştirmiş olduğumuz zulmü kabul etmeyi reddetmesinin bir rezalet olduğunu düşünüyorum”.
Açık Kaynaklardan Yararlanılmıştır.
Kenan Mutlu Gürses