07 Aralık 2011
‘’Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle, hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime en aziz bir borç bilirim’’ diyen, Mustafa Kemal Atatürk.
29 Ekim 2011
VAN-ERCİŞ ACIMIZ ve KÜRT MESELEMİZ Yaşadığımız büyük VAN ve ERCİŞ ACIMIZI içimize atarak, Kürtle-Kürtçüyü ayrı kefelere koymanın gerekliliğini bir daha hatırlatmak amacıyla şu Kürt isyanlarını elimden geldiğince sıraya koyarak, sonra da ne demek istediğimi yazmağa çalışacağım.
21 Eylül 2011
Aşağıdaki satırları okuyunca, TÜRK Milletinin, yıllardır Kürtler hakkında bildikleri ve yaşadıklarına rağmen doksan yıldır nasıl iyi niyet çerçevesinde hareket etiklerinin anlamı daha iyi anlaşılacaktır. Bu milletin hiçbir ferdi, Kürt arkadaşına, komşusuna sen hangi Kürtlerdensin dememiştir. PKK’yı, KCK’yı, BDP’yi bir noktada bilinen nedenlerden dolayı istemesek de anlayabiliyoruz.
14 Ağustos 2011
Kâzım Karabekir Paşa, Günlüklerinde bakın neler yazıyor; 30 Kasım 1918’de, Mütalaam: Kürtler ve sair faydalı asarın kıtaata tevzii lâzım. Kürtlerin meselesine karşı umum müteyakkız olmalı.
11 Temmuz 2011
Muazzez ruhunuzu rahatsız etmeden, kemiklerinizi sızlatacak TEKMİLİMİ vermeme müsaade buyurunuz efendim. Ancak tekmilimi vermeden önce Türkiye’de siyasi olarak nelere nasıl bakıldığının bilinmesi için bir konuyu da ayrıca arz etmek istiyorum.
04 Haziran 2011
‘’Ben de Gürcüyüm’’ ‘’Türk Milliyetçiliğine karşıyım’’ diyen bir Başbakan. Şehit kanları ile sulanmış bu kutsal topraklarda bugün ki hayatımızı bize bahşeden, bunun için Gürcülerle savaşırken canını ortaya koyan Kâzım Karabekir Paşa’nın ve binlerce ŞEHİDİMİZİN acaba kemikleri sızlamaz mı?
08 Mayıs 2011
İzmir İstiklâl Mahkemesi huzuruna çıkarılan –sabık Şark cephesi kumandanı- ve o sırada İstanbul mebusu olan Kâzım Karabekir paşaya, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, ilk soru olarak şunu sormuştu:
20 Mart 2011
Tarih’i konuları yakından takip edenler, kimlerin geçmişte yaşananları, hangi nedenlerle yazdığının nedenini hemen anlayacaktır. Konuyu takip etmeyenleri, hiç okumayanları, takım tutar gibi meseleye bakanları ne yapacağız?
26 Şubat 2011
Yazı dünyasının kaynağı sonsuz nehirlerden farksızdır. O nehrin üzerinde savrulmadan kuru yaprak misali yüzebilmek ayrı bir hazdır. Harfleri, hecelere, heceleri anlamlandırarak kelimelere dönüştürmenin tarifi mümkün değildir. Bunu gerçekten bir de dosdoğru yaparsanız artık tadına doyum olmaz.