30 Temmuz 2024
ABD DE İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ NASIL SATILIYOR? (I)
Dünyanın en büyük SAHTEKÂR devletlerinden ABD ve ERMENİSTAN, aşağıda sürekli gündeme getirmeye çalıştıkları tutarsız İDDİALARI ile İNSANLIKTAN çıkarak, İNSANLIKLA alay etmektedirler.
“Osmanlı coğrafyasındaki Amerikan misyoner faaliyetleri, 1810 yılında Massachusett-Boston’da kurulan “American Board of Commissioners for Foreign Missions” adlı Protestan misyoner teşkilatına mensup iki misyonerin 5 Ocak 1820’de İzmir’e ayak basmalarıyla” (1) başlattıkları oyunu hiç dile getirmemektedirler. Bu AMERİKAN’IN kendi topraklarında barındırdığı başta ERMENİLER olmak üzere GÖÇMEN MİLLETLERİ kendi SAHTEKÂRLIĞINDA kullanmasının en bariz örneğidir.
“AMERİKAN misyoner faaliyetleri ERMENİLERİN, Osmanlı toplumu içindeki “SADIK MİLLET” konumundan uzaklaşarak İSYANCI ve AYRILIKÇI kimliğe dönüşmesinde önemli role sahiptir. Bununla birlikte, ERMENİLERİ isyana sevk eden zihinsel alt yapının oluşmasında payı olan MİSYONERLER, bütün çabalarına rağmen ülkelerinin DIŞ politikasını, ERMENİ davasının sonuna kadar savunulmasını gerektirecek bir çerçeveye oturtamamışlardır. DOĞU SORUNU’nun ve ERMENİ Meselesi’nin en önemli aşamalarından birisi olan ve ERMENİ davasını toprak talepleri açısından tarihe gömen LOZAN Konferansı’na ABD resmî olarak KATILMAZKEN, ABD’yi ERMENİ mandasını üstlenmesi için teşvik eden başta İNGİLTERE olmak üzere MÜTTEFİK devletler de ERMENİ davasını geri plana iterek, bütün dikkatlerini MUSUL ve KAPİTÜLASYONLAR konusuna çevirmişlerdir. Kısacası, “ERMENİ MESELESİ”nin çıkış ve gelişiminde rolleri bulunan BATILI devletler, artık çıkarlarına hizmet etmeyeceğini düşündükleri ERMENİLERİ yalnız bırakmışlardır.” (2)
“MALTA Sürgünleri Davası MONDROS Mütarekesinin imzalanmasının ardından OSMANLI’nın yönetimi, işgal kuvvetleri yüksek komiserlerinin eline geçmişti. İNGİLİZ Hükümeti ilk aşamada savaş suçlusu olarak gördüğü kişilerin yakalanmasını İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral CALTHORPE’a Şubat 1919’da bildirmişti. “Savaş suçlusundan” kast edilen mütareke hükümlerine riayet etmeyerek silah bırakmayanlar; İNGİLİZ subaylara hakaret edenler; tutsaklara, ERMENİLERE ve diğer azınlıklara kötü davrananlar; savaş hukukunu çiğneyenlerdi. Tutuklananlar önce ARAPYAN HANI ve BEKİRAĞA BÖLÜĞÜ adı verilen tutukevine gönderildiler, sayılarının artması ardından MALTA adasına sürüldüler.
İNGİLTERE bu şekilde “Türk savaş suçlularının” listesini hazırlarken ABD ve FRANSA da kendi listelerini hazırladılar. Bu şekilde rakam gittikçe arttı. MALTA’ya bir diğer toplu sürgün Meclis-i Mebusan’ın 28 Ocak 1920 tarihinde Misak-ı Milliyi kabul etmesinin ardından gerçekleşti. Yaklaşık 144 kişi Mart 1919’da başlayan ve 20 Kasım 1920’de son bulan yirmi aylık süre içerisinde çeşitli sevkiyatlarla gruplar şeklinde MALTA adasına sürülmüştür.” (3)
MALTA Yargılamaları devam ederken, İNGİLİZLERİN belge bulmak amacıyla başta ABD olmak üzere müttefiklerine başvurduğu, herhangi bir belge elde edemediği bilinmektedir. 13 Temmuz 1921 de İNGİLTERE’NİN WASHİNGTON Büyükelçiliğinden, İNGİLTERE Dışişleri Bakanlığı’na gelen telgrafta bu UMUDUN söndüğünü belirtmiştir. “ÜZÜLEREK ARZ EDEYİM Kİ BU BELGELERİN İÇİNDE YARGILANMAK ÜZERE MALTA’DA TUTUKLU BULUNAN TÜRKLER ALEYHİNDE KANIT OLARAK KULLANILABİLECEK HİÇBİR ŞEY YOKTUR…”
ABD’de ERMENİ lobilerinin etkisiyle 1915’te OSMALI döneminde yaşananların “soykırım” olarak kabul edilmesine destek veren ABD’li yetkililerin bu talepleri aslında ne tarihi gerçeklere ne de uluslararası hukuka dayanıyor.
ERMENİSTAN’ın ilk başbakanı olan ve aynı zamanda TAŞNAKSUTYUN Partisi kurucularından Ovannes KAÇAZNUNİ’nin 1923'te BÜKREŞ'te toplanan Taşnaksutyun kurultayına sunduğu konuşmada; ERMENİ SOYKIRIMI olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Kitaplaştırılan konuşması 1927’de Rusçaya çevrilerek TİFLİS’te yayınlandı. Kitap içerdiği ifadeler nedeniyle yasaklandı, kopyaları TAŞNAKSUTYUN üyeleri tarafından tüm AVRUPA’daki kütüphanelerden toplatıldı. Yıllar sonra, 1955’te İngilizce olarak NEW YORK’ta ERMENİ Enformasyon Servisi tarafından yeniden yayınlandı. Ancak bu kez içinde KAÇAZNUNİ’nin “itiraf” niteliğindeki ifadeleri bulunmuyordu. Orijinal Rusça kopya ise MOSKOVA’daki LENİN Kütüphanesi’nde duruyor.
KAÇAZNUNİ bu kitapta, tek taraflı olarak ileri sürülen ERMENİ milliyetçi tezlerine karşı çıkıyor, 1915 ve 1920 felaketlerinde TAŞNAKSUTYUN yönetiminin de suçlu olduğunu savunuyor, ERMENİLERİN yaptığı MÜSLÜMAN katliamlarına değiniyor ve TAŞNAKSUTYUN partisinin artık kendini feshetmesi gerektiğini savunuyor. Ovanes KAÇAZNUNİ, anlatımına 1914’le başlıyor ve “1914 sonbaharında, OSMANLI İmparatorluğu henüz savaşan taraflardan birine katılmamış, fakat savaş hazırlıkları içindeyken, Güney KAFKASYA’da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde ERMENİ Gönüllü Birlikleri oluşturulmaya başlandı.” Ona göre “1914 Sonbaharında ERMENİ GÖNÜLLÜ BİRLİKLERİ kurulması ve OSMANLI İMPARATORLUĞU’NA karşı faaliyete geçmesi, ERMENİ HALKININ hemen hemen çeyrek yüzyıl boyunca beslenmiş olduğu psikolojinin doğal ve kaçınılmaz sonucuydu.”
“1914 Kışı ve 1915 Yılının ilk ayları, TAŞNAKSUTYUN da dahil olmak üzere RUSYA ERMENİLERİ açısından bir heyecanlanma ve umut dönemiydi. Biz kayıtsız şartsız RUSYA’YA yönelmiş durumdaydık. Herhangi bir gerekçe yokken zafer havasına kapılmıştık; sadakatimiz, çalışmalarımız ve yardımlarımız karşılığında ÇAR HÜKÜMETİ’NİN (GÜNEY KAFKASYA ERMENİSTAN’I İLE TÜRKİYE’NİN ERMENİ EYALETLERİNDEN OLUŞAN) ERMENİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞINI bize armağan edeceğine emindik.” ifadeleri de o kitaptan… KAÇAZNUNİ sözü ERMENİ tehcirine getirerek şu ifadeleri kullanır; “TÜRKLER NE YAPTIKLARINI BİLİYORLARDI VE BUGÜN PİŞMANLIK DUYMALARINI GEREKTİRECEK BİR HUSUS BULUNMAMAKTADIR; SONRADAN DA ANLAŞILDIĞI ÜZERE, TÜRKİYE’DE ERMENİ MESELESİNİN TEMELLİ ÇÖZÜMÜ AÇISINDAN BU YÖNTEM EN KESİN VE EN UYGUN YÖNTEMDİ.”(Ovannes Kaçaznuni )
Belgeler elbette bununla da sınırlı değil. 19 Mayıs 1985’te NEW YORK TİMES ve WASHİNGTON POST gazetelerinde 69 AMERİKALI tarihçinin Kongre üyelerine hitaben yazdığı mektup, bugün 1915 olayları için “SOYKIRIM” ifadesi kullanan ABD Başkanı BİDEN ya da danışmanlarının bilmesi gereken bir belge. BERNARD LEWİS, STANFORD SHAW, HEATH LOWRY, J.C. HUREWİTZ gibi önde gelen Amerikalı tarihçiler, o günlerdeki “SOYKIRIM” tasarısına karşı çıkıyor ve TÜRKİYE’nin Ermenilere “SOYKIRIM” yaptığının doğru OLMADIĞINI belirtiyor ve tasarının “TARİHEN” yanlış olduğunu vurguluyorlardı.
ERMENİ “SOYKIRIM” iddialarına karşı çıkan ünlü tarihçi JUSTİN McCarthy ise gerekçeleri yıllar boyu şu sözlerle açıkladı; “ERMENİ ÖRGÜTLER VE MİLLİYETÇİLER ÜÇ AMAÇLARI OLDUĞUNU SÖYLÜYORDU. İLK OLARAK TÜRKİYE’NİN ‘SOYKIRIM’ YAPTIKLARINI KABUL ETMELERİNİ İSTİYORLARDI. ARDINDAN TÜRKİYE’NİN YÜKSEK MİKTARLARDA TAZMİNAT ÖDEMESİNİ İSTİYORLARDI. ARDINDAN TOPRAK TALEPLERİ GELİYOR VE KARS, ARDAHAN, ERZURUM, VAN VE BİTLİS’İN KENDİLERİNE VERİLMESİNİ İSTİYORLARDI. AMA BUNUN ÖTESİNDE TÜRKİYE ALEYHİNE YÜZYILLARDIR SÜRDÜRÜLEN PROPAGANDA SONUCUNDA, BATI’DA TÜRKLER HAKKINDAKİ YALANLARA İNANMAYA HAZIR ÇOK BÜYÜK BİR KİTLE OLUŞTURULMUŞTU. YANİ TÜRKLERİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL ÖN YARGIYDI.”
Son olarak ERMENİLERİN “SOYKIRIM” iddialarının gerçek olmadığını ve ABD Başkanı BİDEN’ın ve senatörlerin bildiğine hiç şüphe olmayan bir başka belge ise İngilizlere ait. O dönemki İNGİLİZ İstihbarat Bürosu’na sunulan ve 12 Mart 1918 tarihini taşıyan o belge, “TÜRKİYE Haftalık Raporu” başlığını taşıyor. Belgede ERMENİLERİN Anadolu’daki MÜSLÜMAN nüfusa karşı katliam gerçekleştirdiği açıkça ifade ediliyor. Belgenin en önemli ifadesi şu şekilde; “ERMENİLER DÜZENLİ BİR ORDU KURMAYI BAŞARAMADI ANCAK DAĞITILAN RUS ORDUSUNUN SİLAHLARIYLA SİLAHLANDILAR VE TEDHİŞ GRUPLARI OLUŞTURDULAR. BU GRUPLARIN OSMANLI ORDUSU KARŞISINDA DURMA İMKÂNI YOK, ANCAK NE YAZIK Kİ, ÇEKİLMEK ZORUNDA OLDUKLARI BÖLGELERDEKİ MÜSLÜMAN NÜFUSA KARŞI KATLİAM GERÇEKLEŞTİRECEK KAPASİTEYE SAHİPLER.”
İNGİLİZ İstihbarat Ofisi’ne 1918’de gönderilen bu bilgi notunu, BİDEN’ın açıklamasının ardından TRT World ekranlarında konuşan Amerikalı hukukçu BRUCE FEİN de tarihi belgelere dayanarak doğruladı. OSMANLI ERMENİLERİNİN bağımsızlık beklentisiyle RUSYA ve diğer Müttefik devletleri yanında yer alarak ayaklandıklarını belirten FEİN, bunun ERMENİLER tarafından açıkça itiraf edildiğini söyledi ve ekledi; “ERMENİLER 26 ŞUBAT 1919 tarihinde PARİS BARIŞ KONFERANSI’NDA açıkça kendilerini saldırgan olarak nitelendirdi ve savaşta OSMANLI ERMENİLERİ kadar OSMANLI TÜRKLERİNİN de hayatını kaybettiğini söyledi. Bu bir savaştı ve yaşananlar Yahudi Soykırımı ile karşıllaştırılamaz.” (4)
Tarihin daha yakın dönemine baktığımızda; 1965 yılına kadar “SÖZDE SOYKIRIM” ifadesi yokken, nereden, neden ve nasıl çıktığı bilinmektedir. Sonrasında her yıl artan iddialar 1980 li yıllardan sonra neden gündemde yer almaya başlamıştır? 2010 sonrasında AMERİKA YAHUDİ LOBİSİ neden TÜRKİYE’ye desteğini çekmiştir? (5)
Amerika SAHTEKÂRLIĞINI, ABD Başkanı JOE BİDEN’in 1915 de yaşananları “SÖZDE SOYKIRIM” olarak anması, İSRAİL’e verdiği destek ve cesaret yanında PKK/YPG ile yürüttüğü işbirliği, TÜRKİYE’yi sözde gerekçelerle silahla kuşatması, AKDENİZ, KIBRIS, SURİYE ve IRAK’ta oynadığı oyun ortaya koymaktadır. Bu nasıl “STRATEJİK ORTAKLIK” dır.
20 Ocak 2021 de göreve başlayan JOE BİDEN, 24 Nisan 2021 de 1915 de yaşananları “SOYKIRIM” olarak değerlendiriyor. “Bunu kimseyi suçlamak için değil, yaşananların tekrarlanması için yapıyoruz.” “Bugün kaybedilenler için yas tutarken, aynı zamanda yüzümüzü gelecekte çocuklarımız için hazırlayacağımız dünyaya çevirmeliyiz” diyor. Sonra KATİL NETENYAHU’nun ABD Kongresi’ndeki konuşmasını defalarca alkışlıyır. FİLİSTİN de İSRAİL tarafından öldürülenler ÇOCUK değil mi?
Maalesef Türkiye ise BEŞİNCİSİ bugün yapılacak TÜRKİYE-ERMENİSTAN NORMALLEŞMESİ yürütülüyor.
Şimdi, aşağıdaki İDDİALAR hangi belgelere dayanmaktadır?
MENENDEZ KIBRIS adasına ilk ziyaretini 1995 yılında yapmış. TÜRK askerinin Kıbrıs’ta olmasına karşı ve bunu, BM kararlarında yer almamasına rağmen işgal kelimesini kullanarak dile getirmiştir. MENENDEZ, 17 Ocak 2006 tarihinde Amerika Birleşik Devleri New Jersey senatörü olarak seçilmişti. Senato Dış İlişkiler Komite Başkanı olmuştu. (2013-2015) (2021-2023) 2005 de Jane Jacobsen, 2020 de Nadine ARSLANİAN ile evlendi. 2015 yılında federal yolsuzluk ile suçlandı. Salomon MELGEN’den hediye kabul ederek onun çıkarlarını koruyordu.
Eylül 2023'te MENENDEZ, MISIR hükûmetine yardım ettiği ve hassas bilgiler sağladığı ɡerekçesiyle federal yolsuzluk suçlamalarıyla yeniden suçlandı. MENENDEZ, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanlığından istifa etti ancak Senatodan istifa etmeyi reddetti ve herhangi bir yanlış yaptığını defalarca reddetti. ABD’de yargılanan MENENDEZ, yargılandığı davada 16 SUÇUN tamamından hüküm giydi. Bu suçlamalar arasında, YABANCI HÜKÜMETLERE yardım etme karşılığı RÜŞVET almak ve hakkındaki soruşturmalarla ilgili olarak baskı yaparak adaletin tesisini engellemek de var. Yabancı bir ajan olarak hareket etmek üzere bir kamu görevlisi tarafından komplo kurmaktan hüküm giyen ilk ABD Kongre üyesi oldu. (6)
25 Temmuz 2024
Mısır'a 99 milyon dolar değerinde helikopter mühimmatı teslimini kolaylaştırma ve ortaklarını korumak için hukuki işlemlere müdahale etme gibi. MENENDEZ'in bu eylemleri birden fazla federal suçu, rüşvet, şantaj, dolandırıcılık, adaleti engelleme ve yabancı bir ajan olarak hareket etme gibi suçları içermekte olup, jüri kararının oybirliği ile alınmış olması savcılığın davayı güçlü bir şekilde sunduğunu ve MENENDEZ'in federal yasaları açıkça ihlal ettiğini göstermektedir. MENENDEZ'in suçlu bulunması siyasi geleceği üzerinde ciddi sonuçlar doğurmuş, önde gelen politik figürlerden istifa çağrıları gelmiş ve uzun bir hapis cezası olasılığını ortaya çıkarmıştır.
16 Temmuz 2024 tarihinde MENENDEZ, hakkındaki 16 ayrı suçlamadan yargılanmış ve tüm suçlamalar jüri tarafından sabit bulunmuş, 'yabancı ülkenin ajanı olarak hareket etmekten' hüküm giymiş ve böylelikle ABD tarihine geçmiştir.
MENENDEZ 'in yargı süreci, kişisel ve politik yaşamı arasındaki çizgilerin nasıl bulanıklaştığını ve bu durumun TÜRKİYE ile olan ilişkiler üzerinde nasıl olumsuz bir etki yaratabileceğini göstermektedir. KÜBA kökenli göçmen bir aileden gelen MENENDEZ ve LÜBNAN doğumlu ERMENİ eşi NADİNE ARSLANİAN ile ilişkileri, suçlamaların merkezinde yer almaktadır. NADİNE, Senatör'ü MISIR istihbaratı ve askeri yetkilileriyle tanıştırmak, senato ofisinde gizli toplantılar düzenlemek ve sahte bir şirket kurarak yasa dışı finansal faaliyetlerde bulunmak gibi eylemleriyle dikkat çekmiştir.
Senatör MENENDEZ’in eşi NADİNE'nın politik görüşleri, senatörün tutumlarını etkilemiş olabilir. Bununla birlikte herhangi bir senatörün kişisel duygularını ve çıkarlarını yemin ettiği devletinden daha üstün görmesi ve menfaatleri doğrultusunda hareket ederek gerek dış politikada ülkesinin aleyhine olacak şekilde faaliyetlerde bulunması gerek ise ülke içinde zararlı girişimleri hiçbir ülke için kabul edilebilir değildir. MENENDEZ’in, ERMENİ Ulusal Komitesi Amerika (ANCA) ve diğer ERMENİ lobi grupları ile kurduğu yakın ilişkiler, bu ilişkilerin potansiyel çıkar çatışmalarına işaret etmektedir. Özellikle, ERMENİ iddialarına güçlü destek vermesi, 1915 olaylarını SOYKIRIM olarak tanınması ve TÜRKİYE ile AZERBAYCAN’a karşı tutum alması gibi eylemleri, ANCA’dan yüksek değerlendirmeler almasına neden olmuştur. Ayrıca, ERMENİ Kilisesi’nin DOĞU Diyözesi tarafından 'ERMENİLERİN DOSTU ' ödülü gibi onurlandırmalarla desteklenmiştir, bu da uzun süreli ve karşılıklı bir destek ilişkisini göstermektedir.
MENENDEZ, ERMENİ lobisi tarafından düzenlenen fon toplama etkinliklerinde mali destek sağlanmış olup, bu bağlamda yapılan kampanya katkıları, ERMENİ lobisinin MENENDEZ üzerindeki mali arka planını işaret etmektedir. MENENDEZ'in, ABD politikalarını ERMENİ çıkarlarını destekleyecek şekilde yönlendirmede, bu finansal ve politik desteklerin etkisi bulunmaktadır.
Senatör Bob MENENDEZ'in dış politika uygulamaları, özellikle ORTA ASYA ile olan ilişkilerde, Amerika Birleşik Devletleri'nin stratejik çıkarlarına hizmet edip etmediği konusunda soru işaretleri yaratmaktadır. MENENDEZ 'in Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi ülkelerle ilgili politikalarda aktif rol alması, bu bölgelerdeki ABD politikalarının şekillenmesinde belirleyici olmuştur.
2019 yılında MENENDEZ, Kazakistan Cumhurbaşkanına, milyar dolarlık banka dolandırıcılığına karıştığı iddia edilen bir mahkûmun serbest bırakılması için mektup göndermiştir. Bu tür diplomatik girişimler, MENENDEZ'in insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularına duyduğu ilgiyi yansıtmakla birlikte, aynı zamanda kişisel veya dış çıkarlar için ofisini kullanıp kullanmadığı konusunda endişeleri de beraberinde getirmektedir.
Bu gözlemler ışığında, MENENDEZ'in ORTA ASYA'daki politik faaliyetlerinin, kişisel veya yabancı çıkarlar doğrultusunda mı yoksa gerçekten ABD'nin ulusal çıkarlarına ve bölgede istikrarın korunmasına yönelik mi hizmet ettiği tartışmalıdır. YOLSUZLUK suçlamaları ve dış etkilerle olan ilişkileri, onun politika kararlarının nesnelliğini ve ABD'nin bu stratejik bölgedeki etkinliğini sorgulatmaktadır.
Ayrıca, Senatör MENENDEZ'in ERMENİ Ulusal Komitesi Amerika (ANCA) ile olan yakın ilişkileri iyi belgelenmiş olup, karşılıklı ve sürekli bir destek sistemi yansıtmaktadır. Bu ilişki, ERMENİ meseleleri için güçlü yasal destek ve savunuculukla karakterizedir. MENENDEZ, Ermeni yasalarını desteklemedeki tutumu nedeniyle ANCA'dan sürekli olarak yüksek puanlar almış ve ABD dış politikasında Ermeni ÇIKARLARINI savunan bir ses olarak öne çıkmıştır, bunlar arasında Senato'nun 1915 olaylarını SOYKIRIM olarak tanıma çabalarına öncülük etmek ve ARTSAKH'ı desteklemek bulunmaktadır. ANCA'nın MENENDEZ için açık ve ısrarlı desteği, senatörün politik eylemleri ile Ermeni LOBİSİNİN hedefleri arasındaki stratejik uyumu vurgulamaktadır.
Senatör MENENDEZ, ERMENİ topluluğu ile olan ilişkilerini finansal destek aracılığıyla da pekiştirmiştir. Ermeni Ulusal Komitesi Yeni JERSEY (ANC-NJ) gibi gruplar, MENENDEZ'in kampanyaları için düzenli olarak fon toplama etkinlikleri düzenlemiştir, bu durum MENENDEZ'in ERMENİ topluluğundan aldığı finansal desteği göstermektedir. ANCA ve diğer Ermeni LOBİ grupları, savunuculuk ve eğitim programlarına kaynak sağlamak amacıyla aktif bir şekilde bağış toplamakta, bu bağışlar Amerika Birleşik Devletleri'nde Ermeni İDDİALARINI ilerletmekte kullanılmaktadır. Özellikle ANCA'nın Bağış Fonu, bu bağışlar için ana araç olarak hizmet vermektedir.
Bu sürekli destek ve işbirliği, Senatör MENENDEZ'in Ermeni konularındaki tutarlı savunuculuğunu pekiştirmekte ve Amerika Birleşik Devletleri dış politikasında belirleyici bir rol oynamaktadır. MENENDEZ 'in Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olarak görev yaptığı dönemde, Ermeni ÇIKARLARINI destekleyen politikaları savunmuş ve bu doğrultuda ANCA liderleri ile sık sık istişarelerde bulunmuştur. Bu ilişkilerin derinliği, MENENDEZ'in ABD dış politikasını şekillendirmedeki etkisini ve Ermeni LOBİSİNİN Amerikan politikasına olan nüfuzunu açıkça ortaya koymaktadır. (7)
DEVAM EDECEK
KAYNAKLAR:
(1) https://turksandarmenians.marmara.edu.tr/tr/ermeni-meselesi-ve-amerikali-misyonerler/
(2) https://turksandarmenians.marmara.edu.tr/tr/ermeni-meselesi-ve-amerikali-misyonerler/
(3) https://www.historystudies.net/dergi/lozan-antlasmasi-sonrasi-kurulan-karma-hakem-mahkemeleri-turk-ingiliz-karma-hakem-mahkemesi-ve-uc-ornek-dava20200479f8669.pdf
(4) https://kriterdergi.com/medya-kritik/kategori
(5) https://www.academia.edu/9597328/Malta_Yarg%C4%B1lamas%C4%B1_%C3%96zg%C3%BCn_%C4%B0ngiliz_Belgeleriyle
(6) https://tr.wikipedia.org/wiki/Bob_Menendez
(7) https://avim.org.tr/tr/Analiz/ABD-SENATORLERININ-YABANCI-LOBILERLE-ILISKILERI-MENENDEZ-DAVASI
Kenan Mutlu Gürses