28 Şubat 2014
Bu gün siyasi gündemi işgal eden olayları bir yana bırakarak, tarih sayfalarından iki konu hakkında, iki ayrı belgeyi buraya taşıyarak, eski Rize Milletvekillerinin yaptıkları ile bilgilendirmeye çalışacağım. 90 yıldır bitmeyen bu kinin ne olduğunu ve günümüzde neler olduğuna belki ışık tutacaktır. Aşağıda ki satırları bir oğul yazıyor.
‘’Düşünenlerin Düşüncesi
Şiar Yalçın
ATATÜRK, İZMİR SUİKASTİ, İSTİKLAL MAHKEMELERİ VE MALİYE NAZIRI CAVİD BEY (1)
‘’L’hypocrisie est un homage que le vice rend a la vertu’’
La Rochefoucauld
Mezarcı ve arkadaşlarının ‘’İzmir suikasti’’ ile ilgili önergesi bana ünlü Fransız yazarının Türkçeye çevrilmesi oldukça zor yukarıdaki vecisesini hatırlattı. Harfiyen çevirecek olursak ‘’ikiyüzlülük fezâhatin fazilete bir çeşit saygı gösterisidir,’’ diyor La Rochefoucauld. Biz buna Türkçede sureti haktan görünmek diyoruz. İşte Mezarcı ve hempalarının da bütün maksatları Atatürk’ü kötülemek ve düşmanlarını yüceltmek olduğu halde, bunu açıkca söyleyemiyorlar, çünkü maşeri vicdanda makes bulamayacaklarını biliyorlar. Bu önergeyi verirken de Maliye Nazırı Cavid Bey (babam) gibi Batıcı ve üstelik mason olduğu için pek sevmedikleri bir insandan medet umarak Atatürk’ü, İstiklal Mahkemeleri’ni ve laik Cumhuriyet rejimini kötülemeye çalışıyorlar. Cavid Bey konusunda aynı şeyi bâzı sol ‘’aydınlar’’ da yapmaktadırlar. Liberal ve anti-komünist olan Cavid Bey’I hiç tutmadıkları halde, İzmir suikastini dillerine dolayarak sözde onu savunmaktadırlar. Halbuki asıl amaçları Atatürk’ü vurmak, sözde O’nu milletin gözünden düşürmekdir! Aynı şekilde bugün aralarında bâzı ‘’bilim’’ adamlarının da bulunduğu sözde liberal ve democrat ‘’ikinci Cumhuriyetçi’’ler de babamı kendilerine bayrak edinmişlerdir. Bunlar, artık dalalet ve hıyanet demeyelim de, bir garip akademik gaflet içinde Atatürk’e ve onun temsil ettiği her şeye karşı olup meşrutiyet inkılâbını Türkiye’nin tek gerçek devrimi Atatürk’ü de bir ‘’gâsıp’’ sayarlar!
Mezarcı ve arkadaşları İstiklal Mahkemeleri’nin mahiyetleri gereği olarak zamân zamân icrai âdalet yerine icrai siyaset etmiş olmalarından ve tarihin bütün çalkantılı dönemlerinde görülegeldiği gibi ara sıra kurunun yanında yaşın da yanmış olmasından yararlanarak, İzmir suikasti davasında verilen ve infaz edilen çoğu haklı idam hükümlerini Atatürk’ü ve Cumhuriyet rejimini karalamak için vesile ittihâz etmişlerdir. Evet, Maliye Nazırı Cavid Bey’in suçsuz yere asıldığı bugün hemen hemen bütün ilgililerce kabûl edilmiş bulunmaktadır. Belki sanıklar arasında babam gibi masum olan iki-üç kişi dahâ vardır. Ama bu demek değildir ki, bâzı Atatürk düşmanlarının ve fanatik İttihatçıların bugün hâlâ iddia edegeldikleri gibi, İzmir suikasti, Reichstag yangını veyâ Kirov olayı gibi bir komplodur. Tam tersine, Atatürk’e suikasd uzun bir süreç içinde en ince ayrıntılarına kadar tasarlanmış, fakat suç ortaklarından birinin son ddakikada nedamet getirerek veyâ paniğe kapılarak olayı ihbâr etmesi sonucunda akîm kalmıştır. Yoksa ateşli bir Atatürk hayranı iken birdenbire bir demokrasi havarisi kesilmiş olan SERGERDE ZİYA HURŞİT’İN, yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları iktidarın tadı damaklarında kalmış olan bir avuç eski İttihatçı’nın ve mülga Terakkiperver Fırka’nın bâzı elemanlarının etraflarına birkaç da paralı kâtil toplayarak tasmim ve eylem planında bu haince teşebbüse katılmış oldukları tarihi bir gerçektir.
Ve bir milletin halâskârının şahsında onun Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde kurduğu körpe fakat zinde Cumhuriyet’I yıkarak beceriksizlikleriyle o imparatorluğu batırmış olan bir zümrenin son temsilcilerine teslîm etmek isteyenlerin vebali mahkeme-i kübrada bile affedilmez. Biz bugün laikliğe ve millî bütünlüğümüze indirilmek istenilen darbelerden ne çekiyorsak, Atatürk’ü çok erken kaybetmiş olmaktan çekiyoruz!’’ diye bitiriyor.
İkinci belge;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine
Gerek İstanbul ve Ankara’da ve gerek mahâlli sâirede bilûmum mebanii resmiye ve milliyenin kapıları üzerinde eski Hükümeti mutlaka devrine ait tuğralar ve müstebit hükümdarların medayihini hâvî levhalar bulunmaktadır. Ekserisi en hasis bir emeli menfaatle yazılmış ve kazdırılmış olan bu levha ve tuğraların haliyle bırakılması ve meselâ Cumhuriyet fikriyle beslenen bir mektebin kapısının üzerinde müstebit bir padişahın tuğra ve methiyesinin bulunması kadar garip bir manzaraya Cumhuriyetle idâre edilen memalikî sairenin hemen hiçbirisinde tesâdüf edilemez. Yetişecek neslin fikirlerinde istibdadın en ufak bir eserini bile bırakmamak azîminde bulunduğumuza nazaran bu gibi levhaların hâlâ mebaniî resmiye ve milliyede kalması kabili tecvîz olamaz. Binaenaleyh Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde bulunan bilûmum mebanii resmiye ve milliye üzerindeki eski tuğra ve methiyelerin kaldırılarak yerlerine Cumhuriyet arması ile Cumhuriyetin tarihi kabulünün hakketirilmesi hususunun tahtı karara alınarak Heyeti Vekile Riyaseti Celilesine tebliğini ve işbu takririn müstacelen mevkii müzakereye vaz’ını arz ve teklif eylerim.
Rize ( Mebusu )
Ekrem’’
Bu Takrir üzerine söz alan dönemin Gümüşhane mebusu Zeki Bey söz alarak;
– Eslâfın vücuda getirdiği âsâra bugün biz hürmet etmezsek yarın ahlâfımız da bize etmezler. Demiştir.
Yukarıda Cumhuriyet’in ilk yıllarında İzmir Suikast’ında rolü olan RİZE Milletvekili ZİYA HURŞİT hakkında yazılanları ve yine Cumhuriyetin ilk yıllarında ecdadımızdan kalan tuğraların kazınarak ortadan kaldırlmasını talep eden başka bir RİZE Milletvekilinin, Ekrem Bey’in takririni okudunuz.
Bugün Türkiye’yi yönettiğini iddia eden başbakan da RİZE’Lİ değil mi? O’da Cumhuriyet değerleri ile oynamıyor mu? Kitlelerin karşısın da belegeler gösterirken, bunları siz bilmezsiniz derken, Yeni Osmanlıcılık’dan bahsederken, bunlar, bunlar derken, Ecdat yadigârı O TUĞRALARIN silinmesi ve kazınması için KANUN teklifini verenin de RİZELİ olduğunu acaba neden söylemez?
Dilinden tarihi düşürmeyen AKEPE’nin bilmem kaç dönemdir, Belediye Başkanlığını yürüttüğü bir ŞEHİRDEN, icraatleri ile ünlü, şimdi İzmir Belediye Başkan adayı olan, Binali Yıldırım’ın ve de benim memleketimden, ERZİNCAN’DAN bir fotoğrafı bilgilerinize sunayım da, AKEPE’NİN yaptıkları ile söylediklerinin nasıl taban tabana zıt olduğuna siz karar verin. Sonra’da ERZİNCAN’DA, Ankara’da, İzmir’de, İstanbul’da kısacası Türkiye’de kime, kimlere oy vereceğinize ona gore karar verin. Eee, ERZİNCAN’da ne olduğunu yazmadın mı diyeceksiniz! Artık onu da ben yazmayayım. Siz, ‘’KALE KAPISINDAN SAMANLIK, TARİHİ HAMAMDAN AHIR’’ başlıklı haberi BU ZİHNİYETLE Mİ ? diyerek, ( www.gazete-24.com) adresinden, lütfen okuyun.
Sonra, sonrada DÜŞÜNEREK oyunuzu kullanın derim.
Kaynak: - Milliyet Gazetesi 11 Mart 1994 s. 20
- Türk Parlamento Tarihi 1923-1927 II. Cilt,
- Tutanak Dergisi C. 4 Sayfa 665-666
Kenan Mutlu Gürses