ÇIRPINIRDI KARADENİZ VE ERMENİ YALANLARI

31 Mart 2023


      Bugün 31Mart 2023’den 31 Mart 1918’e bakacak olursak;

      “1917'de Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Rusya'da durumu kullanan Ermeniler, Şubat ve Ekim Devrimleri' nden sonra Bolşevizm’in bayrağı altında arzularını gerçekleştirmeye çalıştılar. Bakü Komünü anti-devrim üyelerle mücadele şuarı altında 1918 Martından başlayarak bütün Bakü guberniyasında yaşayan Azerbaycanlıların çıkarılması amaçlarını güden suç planını gerçekleştirmeye başladılar. Bu üç gün içinde işlenen katliamlar en ince ve en hassas noktalara yapıldı. Arşiv belgeleri, Ermenilerin Mart katliamından önce Erzurum yakınlarındaki Taşyaylay'da 3.000 Türk öldürdüğünü göstermektedir.” ([1])

      Yukarıda ifade edilen açıklamayı değerlendirmek için Lozan görüşmelerinde olmadık yola başvuran Ermeni üyelerden, zamanında Osmanlı İmparatorluğu’nun Dışişleri Bakanlığı’nı yapmış olan G. Noradunkyan’ın şu ifadelerine de dikkatinizi çekmek isterim.

      “26 Aralık 1922 Tarihli Toplantı”  Noradunkyan; “….Karar verilen toprak parçasına gelirsek Heyetimiz, Ocak’ın ( –Lozan Konferansına katılan üyeler, Konferansa dahil olmadıkları halde kulis yapmaya uğraşan Ermenilere bir devlet değil, ısrarla Ermeni OCAKLIĞI önermekteydiler.-) Ermenilerin binlerce yıldır yaşadığı ve Büyük Savaş sebebiyle Müslüman ahalinin sayısının çok azaldığı, Kuzey Vilayetlerinde veya Kilikya’da oluşturulması konusunu Konferansın seçimine sunmaktan onur duymaktadır” ([2])

      “1829 Osmanlı-Rus savaşı neticesinde imzalanan Edirne Antlaşmasıyla Karadeniz'in Doğusunu elde eden Rusya, Güney-Batı istikametinde ilerleyerek Transkafkasya'da sağlam bir hâkimiyet kurmuştu. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşından sonra imparatorluktan koparılan topraklar, yeni zuhur etmiş olan Sovyet Rusya'sının eline  'Türkiye Ermenistan'ı' kozunu geçirmiş ve Sovyet Rusya'sının Kafkas siyasetine önem vermesine, farklı stratejiler geliştirmesine imkân tanımıştı.

            20. yüzyılın başlarında 54 kazadan ibaret olan Transkafkasya'nın  sadece beşinde çoğunluk teşkil eden Ermeniler, Rusya'nın kışkırtmalarıyla  Türklere meskûn yerleri boşaltmak, ekseriyeti Ermenilerden teşekkül edecek bir arazinin hazırlanması çabalarına girişmişlerdi. Bu gaye ile 1905 ihtilalinden istifade eden Ermeniler, silahlarına davranarak İrevan, Nahçıvan, Ordubad, Karabağ, Gence, Bakü ve Şirvan gibi yerlerde silahsız ve masum Türkleri yok etmeye başlamışlar, Mart 1918'de yapacakları soykırımın ilk emarelerini vermişlerdi.

            Bakü, Şemahi, Zengezur, Kuba, Cebrail ve Şuşa'da on binlerce Azerbaycan Türkü'nün Ermeniler tarafından hunharca katledilmesi Mart 1918'de başladı. Bakü'de 12.000 Azerbaycanlı, dini ve milli mensubiyetleri dolayısıyla soykırıma tabi tutuldu. Şemahi'de 1653'ü kadın, 695'i çocuk 8.000 insan soykırıma uğradı. Bakü ve Azerbaycan'ın diğer bölgelerinde 50.000'den fazla Azerbaycanlı, Ermeni ve destekçisi Bolşeviklerin kanlı terörüne maruz kaldı. Tüm bu yaşananlara neden olan Ermeniler ve tasmasını elinde bulunduran Bolşeviklerin amacı, bölgenin Rusya'nın nüfuzu altına girmesini temin etmekti. Müsavaat Partisinin tabanı yok edilerek Bakü'de hâkimiyeti ele almak ve tedricen Transkafkasya'nın Ermenileştirilmesi planlanmıştı. Yeri gelmişken hemen belirtelim ki, 3 Mart 1918  Brest Litovsk Barış Antlaşmasına rağmen Rusya, 'Büyük Ermenistan' idealine destek vermeye devam ediyor, Lenin ve Stalin'in imzaladıkları  'Türkiye Ermenistan'ı' fikrini hayata geçirmeye çalışıyordu. Brest Litovsk Antlaşması imzalandığında Kars, Batum, Ardahan'da Türk nüfusu çoğunluğu teşkil ediyordu. Bölgede yaşayan 730 bin kişilik nüfusun % 56.3'ü Türk idi: Batum % 70, Kars % 50, Ardahan % 75.

         Mart soykırımıyla Ermenilerin amacı, Bakü nüfusunu yok etmek, onların mal ve mülklerini ele geçirmek suretiyle şehri Ermenistan toprağı ilan etmekti. Yaşanan soykırımı, soykırıma destek veren Rus subayları dahi inkâr edememektedir. Bolşevik Blyumun hatıratında "Ermeni Taşnakların 1918 senesi yazında Bakü'de 20.000 masum Azerbaycan Türkünü katlettiğini" yazmaktadır. İ. Suxartsev, Ermenilerin Bakü'deki katliamlarıyla ilgili olarak üstlerine bu durumdan sevinçle bahsederek haber vermekteydi. 13 Nisan'da Şaumyan ise, Halk Komiserliği Sovyeti'ne Bakü olaylarını şu şekilde iletiyordu: "3 gün Bakü'de şiddetli çatışmalar vuku buldu. Ermeni milli birlikleriyle beraber Sovyet Kızıl Ordu kuvvetlerinin karşısında Musavaat Partisi mensupları vardı. Sonuç lehimize oldu, düşman tamamen imha edildi". Azerbaycan'da yaşanan olayları, 'Kanlı Nikolayların döneminde dahi görülmemiş mezalim olarak' tanımlamaktaydı.

            28 Mayıs 1918’de Musavat Partisinin Lideri Mehmet Emin Resulzade’nin başkanlığında Azerbaycan Milli Şurası Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan ettiğinde Bakû, İngiliz - Rus - Ermeni işgali altında idi. Bu yüzden Milli Hükümet, Bakû’den sonra ikinci büyük şehir olan Gence’ye yerleşmek durumunda kalmıştı. Bu sırada Azerbaycan'ın yüz ölçümü 97.297.67 km² idi. Sovyet döneminde Ermenilerin gaspıyla bu rakam 86.600.00 km²'ye düşmüştü. Azerbaycan milli hükümetinin ilk icraatı ülke topraklarının bütünlüğü ve ordu ıslahatları oldu. Güney Kafkasya'da I. Cihan Harbinden 1918 senesine kadar vuku bulmuş Ermeni soykırımın araştırılması, hükümetin öncelikleri arasında yer aldı.”

            15 Haziran 1918 senesinde Ali Ekber Hasmemetov başkanlığında Fevkalade İstintak Komisyon-Olağanüstü Tahkikat Komisyonu kuruldu. Komisyonun araştırmaları neticesinde Ermenilerin girişmiş oldukları katliam tüm açıklığı ile ortaya kondu. Üstelik tasmalarının sahipleri Rus generaller tarafından sunulan raporlar Ermenilerin yapmış oldukları mezalimi teyit etmekteydi. OTK üyesi Novatski, Ermenilerin Kuba ili dâhilinde yapmış oldukları katliamları: "Mayıs 1918, ünlü Taşnak Hamazasp’ın ve yardımcısı Nikolay’ın başçılık ettiği Ermenilerden oluşan silahlı çete Kuba Şehrine girerek etrafı rastgele ateşe tuttular. Sokaklarda karşılarına çıkan tüm Müslümanları-erkekleri kadın ve çocukları öldürmüş, evlere sokularak aileleri tümüyle yok etmiş, annelerin göğsünde süt emen bebekleri hançerle doğramışlar" ifadeleriyle dile getirmektedir. (MDA,Fond1061, Siy.1, İş 95, s.5-8).

      17-21 tarihleri arasında Bakü'de vuku bulan Ermeni katliamlarıyla ilgili olarak Tahkikat Komisyonu üyesi A. Kluge: " ...Ermeniler Müslüman nüfuzun yoğun olduğu mahallelere tecavüz ederek insanları katletmiş, kılıçla parçalamış, mızrakla delik-deşik etmiş, evlerin yanında çocukları da canlı canlı yakmışlar, 3-4 günlük bebekler süngülere takılmıştır. Sadece bir mahallede 57 kişi katledilmiştir. Sokaklara terk edilmiş bu cesetlerin kulakları, burunları koparılmış, karınları yırtılmış, kasları kesilmiştir. Ermeniler katlettikleri kadınları soyarak saçlarından birbirine bağlamışlardır. Onlar çoluk-çocuk, yaşlı, kadın önlerine geçen tüm Müslümanları acımasızca katletmiştir. Mesela,

Saygıdeğer Hacı Emir Alizâde'nin 80 yaşındaki anasını, yaşları 60-70 arasında değişen diğer kadınları katletmiş, 25 yaşındaki taze gelini ise diri diri duvara gömmüşler, katlettikleri adamın aleti-tenasülünü keserek onunla birlikte katlettikleri kadının ağzına sokmuşlardır" ifadeleriyle vahşeti dile getirmektedir.” ([3])

       “Ermeni siyasi partileri, "Büyük Azerbaycan" ya da "Büyük Müslüman Devlet" fikrini bastırmak için 7 bin Ermeni askerini farklı cephelerden Bakü'ye getirdiler. Ayrıca “Altın Muhafız” adı altında oluşturulan 10-12 bin ordudan% 70'i Ermenilerden oluşuyordu. Bolşevik-Ermeni koalisyonu, önceden yapılmış anlaşmaya göre, S. Şhaumyan tarafından anlatıldığı ve savaşın her tarafına saldırıya uğradığı için savaşa yönelik her türlü hazırlığı yaptı. 30 Mart'ta saat 05.00'te Bakü'de ilk çekim yapıldı. Planlanan şekilde, sadece Ermeni askerleri değil, Bakü'de Ermeniler de bu savaşa katıldılar. İyi silahlanmış ve hazır Ermeni askerler Müslümanların evlerine baskın düzenleyerek onları öldürdüler, 3-4 günlük bebekleri öldürdüler, çocukları alevlere fırlattılar. Kadınlar ciddi şekilde öldürüldü. Arşiv malzemelerine göre, kulakları ve burunları olan 37 kadının vücutları kesildi ve vücutları bulundu. Güney Azerbaycan Türklerinden Mir Cafer Pişeveri kendi hatıralarında yazıyor: "Ben 1918 yılının Martında Ermeni daşnaklarının vahşiliklerini, masum insanların öldürülüp,  yakılmasını kendi gözlerimle gördüm. Bu çok nefret edilecek bir hâraketdi.”

       " Bakü’nün N. Nerimanov Ermeni vahşiliklerinin yaptıkları katliamlar hakkında neyi aktardı:" Bolşevik olan bir Müslümana bile aman verilmedi. Bolşeviklerin şemasını bilmiyoruz. Müslüman olsaydın, yeterince derlerdi. Bolşevik adı altında Müslümanlara her türlü cinayeti işlediler. Sadece erkekler değil, hamile kadınlar bile hayatlarını kurtaramadılar. Dikkat! Bakü'de yapılan bu soykırıma "iç savaş" isminin verilmesi, Öldürülen insanların sayısının azaltılması için gayretle çalışan S. Şaumyan 13 Nisan'da Moskova'ya gönderdiği mektupta yazıyor: "Üç gün içinde, yani 30-31 Mart ve 1 Nisan'da Bakü'de şiddetli bir savaş oldu. Sovyet ordusu, bizim yarattığımız Uluslararası Altın Ordu ve Ermeni milli ordusu Müsavat partisinin liderliğindeki Müslüman "Dikaya Dviziya" sıyla ve silahlı Müslüman çetelerine karşı savaşıyor. Bu savaşta harika sonuçlar elde ettik. Düşman tamamen yok edildi. İki tarafta öldürülenlerin sayısı 3 binden fazla. Eğer Müslüman Türkler galip gelseydiler Bakü Azerbaycan'ın başkenti ilan edilecek, Kafkasya Rusya için kayıp olacak, bütün sivil Müslümanlar katliama maruz kalacaklardı.

       "Bakın bu da Mart soykırımından bir yıl sonra, Ermeniler bu olayları Bolşevikler ve Müslümanlar arasında bir mücadele olarak basına yaydılar. 1919 yazında ABD'nin Bakü'ye gönderdiği Genel Liman'a sunulan bir belgede Ermeni Piskopos Bakr, Mart olaylarına Ermenilerin katılımını reddediyor. Bağdat'tan Şamyan'a kadar, Bagrat Mart olayları sırasında Mart ayında öldürülen 1000 kişinin 300'ünün Ermeni ve Rus ve 700'ü Müslüman olduğunu ve bu soykırımın sadece Bakü'le ilgili olmadığını iddia etti. Nisan ayının ilk on gününden itibaren Bakü'de yapılan bu katliamlar tıpkı Şamaxı, Guba-Haçmaz, Lenkeran, Hacıqabul, Salyan, Zengezur, Karabağ, Nahçıvan ve diğer bölgelerde de yapıldı. Ermenilerin Shamakhi ve komşu köylerinde Mart ve Nisan 1918'de katledilen, katliamları kanıtlayan çok sayıda arşiv malzemesi bulunmaktadır. 

      Bu malzemeler arasında 22 Kasım 1918'de Acil Araştırma Komisyonu Başkanı A. Xasməmmədovun Azerbaycan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı başkanına Şamahı şehri ve ona komşu köylerin yıkılması ve Müslüman nüfus üzerinde Ermenilerin işkenceleri ve cinayetleri hakkında bilgisini, bu komisyonun üyesi A. Novatskinin bu meseleyle ilgili komisyon başkanına 12 Temmuz 1919 tarihli Acil Durum Soruşturma Komisyonu'nun bu davalarda cezai davalara karşı açılan bir ceza davası başlatılmasına ilişkin kararı:
      Şamahı şehri ve ona komşu olan köylerde Ermeniler tarafından işlenen soykırım olayları hakkında 7 cilt, 925 sayfadan oluşan araştırma materyallerinde toplanan bilgiler Ermenilerin cinayet ve katliamlar yaptıklarını bir kez daha göstermektedir. Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan belgeye göre, Bakü Sovyet’i Ocak ayında 15 makineli tüfek ve Mart ortasında 60 otomobil, 2000 (?) yılında ise Ermeni askerin Şamahiye'ye gönderildiği not edilmelidir. Shamakhi'deki avantajı ele geçiren Ermeniler, burada Azerbaycan Türklerini temizlemeye başladılar. S. Shaumyan'ın asistanları ve Ermenistan işgal ordusundan direkt talimatlar alan S. Lalayan. Shamakhi'ye ordusuyla gelen Lalayan, önce caminin, kadın ve çocukların saklandığı ve ardından yakıldığı cami ablukaya aldı. Arşivler şunları gösteriyor:  “... Çocukların ve kadınların çoğu camide gizliydi. Tanınmış Ahund Molla Caferkulu öldürüldü. Hiç kimseye bir şey yapılmayacağını ve onun kendisine saldırılmayacağını düşündü. Fakat Ermeniler camiye girdiler ve Akhundu'yu buldular. Gözlerini çıkardılar, dilini, burnunu ve kulaklarını kestiler. Camide bütün kadınlar öldürüldü " Sadece Mart ayında Bakü Sovyetler Birliği'ndeki Ermeni ordusu tarafından 58 Şamahı köyü yıkıldı. 1653 kadın ve 965 çocuk olmak üzere yaklaşık 8 bin kişi öldürüldü. 1918'de, 15.000 nüfuslu Shamakhi nüfusu, 1921'de yaklaşık 1701 kişiydi. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu kitlesel soykırım davaları sadece Bakü ve Şakaka'da değil, aynı zamanda Azerbaycan'ın hemen hemen bütün bölgelerinde de işlenmiştir. Shaumyan'dan doğrudan emir alan Hamazasp, Guba'ya gönderilen Ermeni silahlı birliklerinin lideriydi. Bu bölgede 122 köy Nisan ayında tahrip edilmiş, yüzlerce Türk ve Lezgi öldürüldü.  Bu olayların Ermenilerin yaşadığı ya da parmak izleri olarak sayılabildiği Guba şehrinde nasıl yapıldığı ilginç mi? Ayrıca, Ermeni birliklerinin sadece soykırım için orada gittiklerini gösteriyor. Ermenilerin Kuba'da yaptıkları katliamlar konusunda bu dönemde şehrin reisi olmuş A. Alibeyov yazıyor: Ermeniler şehri terk ettikten sonra şehre çarpan maddi zararı değerlendirdim ve aynı zamanda bir kaçı çocuk ve kadın olmak üzere 2.000 'den fazla Müslüman Türkünün öldürüldüğünü inceledim.  " Quba şehri ve ona komşu köylerde yaptıkları suç ve katliamlara göre Acil Araştırma Komisyonu tarafından Hamazasp, onun yardımcısı Nikolay, polis Venuntsa, Hartun Hayrapetov, Avakov ve Erircanyan mahkemeye verilmişti. Ancak, 27 Nisan 1920'de Azerbaycan Cumhuriyetinin işgalinden sonra aldığı tüm kararlar, 10 Ekim 1920'de iktidara gelen Bolşevik hükümeti tarafından reddedildi. Bu haksızlıklardan esinlenen Ermeni daşnaklar, 1918'den beri bir milyondan fazla mülteci ile birlikte binlerce masum Azerbaycanlıyı öldürdü. Mart ve Nisan aylarında Bakü kavgalarında zafer kazanarak Gence iline saldırdılar ve Azerbaycan'ı işgal etmeye çalıştılar. Bakü, Şamahı, Kürdemir, Salyan, Guba ve Lankaran'ın işgalinden sonra hedef Gence idi. Onlar şu anda Karabağ'da yaşayan Ermenilerle birleşmişlerdi ve Gence'ye saldırmaya hazırlanıyorlardı. S. Şaumyan ayrıca, Halk Komiserleri Sovyetine yazdığı mektupta da itiraf etti. Onun planına göre Sovyet ordusu Yevlax köprüsünü ele geçirip Kür nehri boyunca savunma hattı kuracak, sonra bu ordu Gence'ye dâhil olacak ve sonrada diğer bölgelerdeki Ermenilerle birleşecekler. Fakat Mayıs 1918'de Azerbaycan Cumhuriyeti 'nin kurulması ve Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü mücadelesinin başlangıcı, işgalcilerin tüm planlarını ihlal etti.  Ve sonunda!1918 yılının Mart-Nisan aylarında Bakü, Şamahı, Guba, Lenkeran ve diğer bölgelerde Ermeni qəddarları 50 bin Azerbaycan’lıyı katletmiş, 10 binlerce insanı kendi topraklarından kovmuşlar.” ( [4])

      “  Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa'nın komutasındaki çoğu eski muhacerete mensup askerlerden oluşan yaklaşık 20.000 kişilik Kafkas İslâm Ordusunun Bakü uğrundaki vuruşmaları Haziran ayı sonlarında başladı. Azerbaycan'da ilk mücadele Gence'de Ermeni mahallesinde silahları toplarken vuku buldu. Kafkas İslam Ordusu 10 Haziran'da Gence'ye dâhil olduğunda Kazağ, Tovuz'dan geçerken kendilerini sevinçle karşılayan halkın büyük kısmı orduya katıldı. Kafkas İslam Ordusunun Azerbaycan'da sevinçle karşılanışını 1937 senesinde Stalin tarafından Pan-Turanist, Pan-Türkçü diye itham edilerek kurşuna dizilen Ahmet Cevat,  "Vefalı Türk geldi yene, selam Türkün bayrağına” sözlerini içeren 'Çırpınırdı Karadeniz' şiiriyle dile getirmekteydi.” ([5])     

      “Soğuk Savaş devri “dış Türkler” ya da “esir Türkler” her anıldığında, Türk milliyetçilerinin yaptıkları, toplantı ve merasimlerde, istek parçalarının başında ilk hatıra gelen ve hem hüzün hem de insanı coşturan “Çırpınırdın Karadeniz, Bakıp Türk’ün Bayrağına” adlı şiir, dinleyicilerin çoğu tarafından, yazarı ve bestecisi pek bilinmeyen ve aradan bir asır geçse de unutulmaz şahsiyetlerin arasına girmiş olan, Ahmet Cevat (Cavad Ahundzade) ile Şiir’in bestecisi, Üzeyir Hacıbeyli” dir.

                 Çırpınırdı Karadeniz Şiirinin sözleri, “15 Kasım 1914 senesinde Osmanlı’nın 1. Cihan Savaşı’nda iştirakini büyük bir heyecanla izleyen Azerbaycan’ın milli şairi Ahmed Cevad (Cavad Ahundzade) tarafından yazılmıştır. 1918 yılının başlarında ünlü Azerbaycan bestecisi ve fikir adamı Üzeyir Hacıbeyli tarafından, Nuri Paşa komutasındaki Türk ordusunun Azerbaycan Türklerini soykırımdan kurtarmak amacıyla Azerbaycan’a gönderilmesi nedeni ile bestelenmiştir. Eser şiir şeklinde ilk kez 1919 senesinde Ahmed Cevad’ın ((Cavad Ahundzade) ikinci şiir kitabı olan “Dalga”’da çıkmıştır. Şiirin el yazması, Ahmed Cevad, (Cavad Ahundzade) Bolşevikler tarafından hapse atıldığı zaman, şairin bu şiir ve diğer eserlerinin, el yazmalarıyla birlikte el konulduğu, sonrasında ise yakıldığı kuvvetle tahmin edilmektedir.” ([6])

      Bugün, ÇIRPINIRDIN KARADENİZ’  aynı coşkuyla kimler tarafından terennüm ediliyor?…

“ ÇIRPINIRDIN KARADENİZ”

Çırpınırdın Karadeniz,

Bakıp Türk’ün bayrağına 

“Ah” deyerdin, hiç ölmezdim,

Düşebilsem ayağına. 

Ayrı düşmüş dost elinden,

Yıllar var ki, çarpar sinem,

Vefalıdır, geldi giden,

Yol ver Türk’ün bayrağına.

İnciler dök gel yoluna,

Sırmalar düz sağ, soluna

Fırtınalar dursun yana

Selam Türk’ün bayrağına                

Hamidiye o Türk kanı

Hiç birinin bitmez şanı

Kazbek olsun ilk kurbanı,

Selam Türk’ün bayrağına

Dost elinden esen yeller,

Bana şiir, selam söyler

Olsun bizim bütün eller,

Kurban Türk’ün bayrağına”


[1] (Teymur Gasımlı-31 Mart 1918 Azerbaycan’ın Kara Günü)

[2] (Mehmet Arif Demirer- Hatisyan 1930, Syf, 304)  

[3] (Prof. Dr. Aygün Attar-31 Mart Soykırımı ve Kafkas İslam Ordusu)          

[4] (Teymur Gasımlı-31 Mart 1918 Azerbaycan’ın Kara Günü)

[5] (Prof. Dr. Aygün Attar-31 Mart Soykırımı ve Kafkas İslam Ordusu)          

[6] (Turan Can- Ahmed Cevad’ın Hikâyesi ve Çırpınırdın Karadeniz, Mart 2013 - Yıl 102 - Sayı 307)

 

 

Kenan Mutlu Gürses


Kenan Mutlu Gürses © 2011 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön