27 Temmuz 2019
Birleşmiş Milletler de zorlamayla, dayanaktan yoksun iddialarla bir konu gündeme getiriliyor. Konuya ilgi duyan, duyarlı insanlardan başka kimseden ses çıkmıyor! Meselenin adı yine “SÖZDE” Ermeni Meselesidir. Ne mi oldu? Türk Milleti’nin dikkatinden kaçırılan, farklı yorumlanan, bazı satır başlarını, uzun uzun dikkatinize sunduktan sonra, okursanız (!) onu da anlatacağım…
Hangi dünyaya hizmet ettiğine karar verememiş bir zihniyetçe, 31 Mart 2019 mahalli seçimleri sonrasında, sadece bir şehrin belediye başkanlığı iptal ettirilerek, 23 Haziran 2019 akşamına kadar yine “cambaza bak” denildi…
Eşsiz coğrafyamız, VATAN TOPRAĞIMIZ ateş çemberiyle kuşatılmışken, her şeyin paradan ibaret olduğuna inanmış bir yapının askerliği paralı yapmasının yanında, bilinen ve görünen risklere rağmen TÜRK ORDUSUNUN asker sayısı hesapsız-kitapsız ve de zamansız azaltıldı…
Teröristin KIRMIZI BÜLTENLE arandığı bilinirken, eli kanlı teröristin, bir akademisyen tarafından televizyon kanallarında, mektubunun okunması izlenildi…
Üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler de, bir eylem plânına imza atan PKK’LI TERÖRİSTE yaptırılan imza gösterisi sonrasında, CENEVRE’Yİ protesto notasıyla, ayağa kaldırdığımız zannedildi...
Uluslararası ilişkilerde, diplomasi dilinden ve inandırıcılıktan uzak;
“Daimi temsilcimiz Feridun Bey, bizzat Genel Sekretere giderek yazılı protestomuzu da iletmiştir. Bu şahısla ilgili kırmızı bülteni önüne koymuştur. Genel Sekreter bunu görünce çok şaşırmış. Çünkü bu şahsın terör listesinde olduğunu ve kırmızı bültenle arandığını bilmiyorlarmış. İşte terörle mücadelede ki çifte standart ve ikiyüzlülük bu... Kırmızı bültenle aranan kişi nasıl oluyor da İsviçre’ye gidebiliyor?” ifadeleri kullanıldı…
Bunda şaşılacak ne var ki? O Genel Sekreter dönüp de sizin Cumhurbaşkanınız da başka bir teröristin “kırmızı bültenle arandığını bilmiyorum” dediğini hatırlatmışsa ne gibi bir cevap verirdik/vermişizdir? O teröristin uçakla Cenevre’ye getirildiğini dünya-âlem bilirken, bizim ve BM Genel Sekreteri’nin de şaşırmış olduğu zannedildi…
Diplomatik hatalar, çelişkiler bitmek bilmiyor. Fuzuli ne demiş;
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil,
Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir.”
Evet, bunları yazmanın ne kadar acı verdiğini anlatamam. Ancak Allah’ım bilir… Diplomatik hatalar, “MONŞERLER” olmayınca bitmek bilmiyor. İmamlıkla, dışişleri görevinin farkı, idrak edilmeyince, sonuca ulaşılmayan, birbirinin benzeri kınamalar yayınlamakla, sadece şahidi olduğumuz hüsranlar yaşanıyor.
Washington Post, başka bir eli kanlı teröristin, yazısını yayınlıyor. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü; “Washington Post gazetesindeki bu yazı büyük bir skandaldır. Washington Post açıkça terör propagandası yapmıştır. Bunun basın ve ifade özgürlüğü ile açıklanması mümkün değildir. Bu terör örgütünün başını Kürtlerin temsilcisi olarak göstermek, her şeyden önce Kürtlere yapılmış bir hakarettir. Türkiye terörün her türüne ve onun destekçilerine karşı mücadele etmeyi sürdürecektir” demiş…
Fakat size “bir diğer teröristi, devletinizin resmi televizyon kanalına çıkarıp, siz konuşturduğunuz da, o teröristi Kürtlerin temsilcisi olarak göstermiş, açıkça terör propagandası yapmış olmadınız mı derlerse, ne diyeceğiz? Çok ince diplomasi diliyle (!) ABD-KÜRT ilişkilerini hiç bilmediğimiz düşünülmüş olmalı ki yine uyutulduğumuz zannedildi…
Güney sınırlarımız da, PKK terörü karşısında ulaştığımız 2002 yılı sonucu hatırlanıp, iktidarın yanlış politikaları alt alta sıralandığında, geldiğimiz noktada, kimseye söylenecek söz bırakılmadı.
Hâlbuki siyaseten mevki ve makam için zamanın ruhundan uzak, devamlı olarak OTUZ ALTI etnik yapıyı dilinden düşürmeyenlerin ifadeleri, kaçınılmaz olarak Türk Milleti’ni ayrıştırdı. Kimse ne oluyor demedi. Diyenlerin ya sesi kesildi veya duyulmadı…
Feraset melekelerine sahip olduğu iddia edilenlerin, aidiyetleri ısrarla neden konu ettikleri yeterince sorgulanmadı. Resmi kurum ve kuruluşların tabelalarından anlamsızca T.C. rumuzu silindi. 31 Mart 2019 ve 23 Haziran 2019 mahalli seçimlerinde, mahalli yönetimlere AKEPE’NİN yerine başka partiler gelince, alayla-valayla T.C. rumuzu yeniden yerlerine yazdırıldı. Bu acı çelişki, sadece seyredildi…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın;
“Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes TÜRK’TÜR.” maddesi gereği gibi korunup savunulmadı…
“TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM” diyerek başlayan 80 yıllık ANDIMIZ, gerekçesiz yasaklanırken, seksen altı yıl sonra, yargı kararı ile olsa bile, okutulmazken,
Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk defa 10. Yıl Nutkunda;
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” ifadesi, dağlardan, taşlardan silinmeye çalışılırken, TÜRKLÜĞÜN yok sayılacağı zannedildi…
Bilinmelidir ki;
“BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK’TÜ, HÂLDE TÜRK’TÜR ve SONSUZA KADAR TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR” ( Mustafa Kemal Atatürk, 1923) ifadesi, SEKSEN ALTI YILA rağmen, bazılarınca HAZMEDİLEMEDİ…
Uluslararası ilişkilerde nasıl değerlendirildiğimizi, nasıl değerlendirileceğimizi, aşağıda ki şu satırlara rağmen kimse dikkate almadı.
Türkiye-Suriye arasında yapılmış (1998) ADANA ANLAŞMASI’NIN ilgili maddelerini DEVLETİMİZE, Rusya’nın hatırlatmış olmasını, uyutulduğumuz için hatırlamıyoruz bile…
F-35 Sözleşme hükümlerine uymayacağını ima eden ABD’YE “Uluslararası Tahkim Mahkemesine gideriz” derken, 2007’de yapılan ve altında dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün imzası bulunan sözleşme metninde, anlaşmazlıklarda uluslararası tahkime gidilemeyeceği maddesinin, var olduğu hatırlanmadı…
“SECTION XVII SETTLEMENT OF DISPUTES 17.1 Disputes among the Participants arising under or relating to this MOU will be resolved only by consultation among the Participants and will not be referred to an individual, to a national court, to an international tribunal, or to any other person or entity for settlement.”
BÖLÜM XVII ANLAŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜ 17.1 Katılımcılar arasında işbu MM bünyesinde ya da bununla ilişkili olarak ortaya çıkan anlaşmazlıklar, yalnızca Katılımcılar arasında görüş alışverişi yoluyla çözülecek ve sorunun çözümü için bir kişiye, bir ulusal mahkemeye, bir uluslararası mahkemeye, ya da başka herhangi bir kişi ya da kuruluşa başvurulmayacaktır. – 46 – Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 133)
İmzalarını attıkları kanun tasarısı tekliflerinde, neleri unutarak, başarılarla (!) devlet yönettiğini iddia edenlere, herhangi bir şey söylemek, sıradan bir vatandaş olarak haddimiz değil! Yorum yapmayı bile aklımızdan geçiremeyiz! Yorumsuz, belgeyi, sizin yorumunuza bırakırsam;
“T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü
Sayı: B.02. 0.KKG.0.10/101-1451/861
26 Şubat 2008
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 11.2.2008 tarihinde kararlaştırılan “Müşterek Taarruz Uçağının Üretimi, Desteklenmesi ve Sürekli İyileştirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırası ve Buna Dair Mali Yönetim Esasları Dokümanının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan”
Ve de F-35 “Mali Yönetim Esasları” Türk Milleti’ne açık açık anlatılmadı… Devamlı olarak 1.250 milyar ABD doları ödediğimiz anlatılırken, biz, toplamda ne kadar ödeme ve bu ödemeyi nasıl yapacaktık? Hiç dile getirilmedi…? Biz F-35 projesinden gerçekten çıkarıldık mı? Projeye katılımımız askıya mı alındı?
“BÖLÜM V
MALİ HÜKÜMLER
5.1
Katılımcıların işbu MM kapsamındaki işbirliği çalışmaları için toplam paylaşılan masrafları, o yılın (OZY) 21.876 milyar ABD Doları’dır. Katılımcılardan her birinin işbu MM’ nun toplam paylaşılan masraflarına azami katkısı, Tablo 5.1’de gösterilmiştir. Bu azami katkı miktarları, işbu MM’ya bir değişiklik yapılmadan, hiçbir surette değiştirilmeyecektir. Bununla beraber, bir Katılımcının masraflarının onun azami katkı miktarına ulaşması durumunda, Bölüm XIX’ un (Değiştirme, Çekilme, Feshetme, Yürürlüğe Girme ve Geçerlilik Süresi) 19.5 numaralı paragrafının hükümleri uygulanacaktır.
Tablo 5-1 (O Yılın ABD Doları üzerinden)
Katılımcı |
Maksimum Katkı |
Avustralya Kanada Danimarka İtalya Hollanda Norveç TÜRKİYE Birleşik Krallık ABD |
$0 690 Milyar $0 551 Milyar $0 33 Milyar $0 904 Milyar $0 586 Milyar $0 33 Milyar $0 690 Milyar $0 952 Milyar $ 16.843 Milyar” (……..) |
Süleyman Şah Türbesi’nin neden taşınmış olduğunu hatırlıyor musunuz?
O VATAN toprağında şimdi hangi güçlerin yerleşmiş olduğunun farkında mıyız?
Gazze’ye gitmek, Emevî Camisi’nde namaz kılmak unutulduğu gibi, Güney sınırımızın nasıl kuşatılmış olduğunu, gören gözler de görmüyor.
G-20 Japonya zirvesinde, sizi karşısına alan Donald Trump; “Hollywood setinde bu kadar güzel insanı bir arada göremezsiniz” derken, tebessüm eder geçersiniz…
Kenan Mutlu Gürses