08 Eylül 2022
"Kadı Burhaneddin, Erzincanlılara “Emaneti ehline teslim ediniz.” Nisa Süresi/58. ayetini hatırlatarak Erzincan’ın Gıyaseddin Mehmed oğlu Alâeddin Ali Bey’e teslim edilmesini talep etmiştir. Onlar da bu talebe “O yer, filan kimsenin mülkü idi. Ayne Beg, ondan satın aldı.” diyerek talebi geri çevirmişlerdir. Kaynaklarda dönemin olaylarına, olayların geçtiği yer ve zamana bakılırsa İne Han veya Ayne Beg olarak geçen şahısların aynı kişiler olması kuvvetle muhtemel olup burada okunuş veya telaffuzundan kaynaklı farklılıklardan söz etmek mümkündür. Bu sebeple şahıslar konusunda hataya düşülmemelidir.”
“Eretna’nın babası Taycu (Maycu/Maichu) Bahşi’nin, Emir Körgüz ve Tac-ı Kızıl Ailesi ile yakınlığını (karâbet-i sıhriye) ‘başka bir yazının konusu yapmak üzere’ O’nun nasıl Cafer Bey olduğunu, “Taycu Bahşı, Gazân Han zamanında (1295-1304) Kayseri’ye gelip yerleşmiş ve burada İslâm dinine girerek Cafer adını almıştır.” ([7]) denildiğini,
“Ayrıca Şikari’nin Karaman Name isimli eserinde, Kayseri Beyi olan Cafer Bey’in vefatı üzerine yerine oğlu Ertena’nın geçtiği belirtilmektedir. ‘Kayseri deki’ “Kümbette, kuvvetle muhtemel Eretna Bey’in babası olan Kayseri Beyi Cafer Bey yatmaktadır. Cafer Bey’e dair ilk kayıtlara Reşideddin Fazlullah’ın Câmi’ü’t- Tevârih’te rastlamaktayız. Reşideddin Fazlullah’ın aktardığı bilgiye göre Cafer Bey, Abaka Han (1265-1282)’ın en yakın adamlarından birisi ve torunu Gazan Han’ın yetiştirilmesinde güvendiği tek kişi olduğunu belirtmektedir. Ayrıca yine aynı eserde Cafer Bey, bir Bahşı (Budist Rahibi) olarak belirtilmiştir. Abaka Han devrinde bir şehzade eğitecek yaşta olduğu bilinen Cafer Bey’in ömrü göz önüne alındığında XIV. yüzyılın başlarında ölmüş olması daha uygun görülmektedir.” ([8])
“1379 yılından itibaren tarih sahnesinde gördüğümüz Mutahharten’den önce XIV. Yüzyılın ikinci yarısında Orta Anadolu’da İlhanlı genel valiliğinin siyasi kuruluşa dönüşmesinden sonra ortaya çıkan Eratna devletinin hudutları içinde kalmış olan Erzincan, sırası ile Ahî Ayna Bey ve Pir Hüseyin idaresinde kalmış idi” denilmektedir. ([9])
Ancak tarihi kaynaklarımızın ekseriyeti, Erzincan Emirliğini Ahî Ayna Bey ile başlatırken, Erzincan Valisi Burak Bey’den bahsetmemektedirler.
“Eretna Beyliği’ni kuran, adaletli ve iyi bir hükümdar olan Alâeddin Eretna’nın 1352 yılında ölmesi ile tahta çıkan oğlu Gıyaseddin Mehmed’in, Vezir Hoca Ali’nin güdümünde kalacağını gören Eretna Bey’in kardeşi ve Erzincan Valisi Burak Bey, bu duruma tepki göstererek bağımsız bir Erzincan Beyliği kurdu. Çok kısa süreli olan bu beylik daha sonra Ahî Ayna Bey yönetimine geçti.” ([10])
Başka bir kaynağımızda da; “Emîr Alâeddin Eratna’nın ölümünden (1352) sonra oğulları Gıyaseddin Mehmed ile İzzeddin Cafer arasında taht kavgaları meydana geldi. Gıyaseddin I. Mehmet’in sultanlığını tanımayan bir kısım muhalif devlet adamlarının Sivas’ı tehdit etmeleri üzerine, Eratnalı veziri Hoca Ali Şah, Amasya valisi Hacı Kutluşah’ı Sivas valiliğine atayarak şehrin savunulmasını istedi. Sivas’a gelen Hacı Kutluşah, sultanın amcası olan Erzincan Emîri Burak Bey ile bir anlaşma yaparak onu Sivas’tan uzaklaştırmıştır” denilmektedir.” ([11])
Kaynaklarımızın çoğunluğu her ne kadar; “Eratna’nın Erzincan’daki hâkimiyetinin başlangıcı bilinmemektedir, Güvenilir kaynaklardaki bilgilerden anlaşıldığı üzere, 1348’lerde Erzincan’da Ahî Ayna Bey adında bir emir bulunmakta idi, bu emir Eratna’ya tâbi idi ve onun yüksek hâkimiyetini tanıyordu. Ancak, Ahî Ayna Bey’in Erzincan’a gelişi ve bu yerin emirliğini ele alışına dair çağdaş kaynakların sunduğu bilgiler, bölgenin güçlü Ahî liderlerinden birisi olduğunu tahmin edebileceğimiz Ayna Bey’in Erzincan’ı satın almak suretiyle buraya yerleştiği yolundaki Bezm-u Rezm’in kaydını,” biliyor olmamıza rağmen, Ahî Ayna Bey ve O’nun Eretna ailesiyle olan bağı ve de ondan önce Erzincan-Kemah Hâkimi Burak Bey konusunun ayrıntılı olarak incelenmesi gerekmektedir.
Bazı kaynaklarda her ne kadar “Ahî Aynâ Beg’den önce Erzincan’ı idare eden vali hakkında hiçbir bilgiye sahip olamamamızın” ([12]) yanı sıra denilmiş olsa bile yukarıda ki açıklamalardan, Burak Beyin Erzincan valiliğini biliyoruz.
Başka bir kaynakta; “Alâeddin Eretna 1352’de öldükten sonra yerine oğlu Gıyasettin Mehmed getirildi. Çıkan anlaşmazlıklar sonunda Erzincan bağımsız olarak, Burak Bey’e bırakıldı. Sırası ile Ahî Ayna Bey (Ö:1362), Pîr Hüseyin (Ö:1379) ve Mutahharten Bey yönetimi ele aldı” denilmektedir.([13])
“Ahî Ayna Bey’in ölümünden sonra (1362) Erzincan bu defa da Şarkî Karahisar’dan gelen emîrzâde Pir Hüseyin’in eline geçmişti. Bu olgu Eretna-oğlu Mehmed Bey’in, dâhili karışıklıklardan sonra devleti müstakilen yönetmeğe başladığı tarihlere rastlamaktadır. Ancak hükümdarın 1362 yılından itibaren tüm uğraşlarını Kayseri bölgesindeki Moğolların tedibi işi üzerine toplaması ve kolera salgını gibi nedenler, devletin doğu bölgelerini yine sahipsiz bırakmıştı. İşte bu elverişli ortamdan yararlandığını, kuvvetle tahmin ettiğimiz Pîr Hüseyin, çağdaş Takvim’e göre, Şarkî Karahisar’dan gelerek Erzincan’a hâkim olmuştur.
Fakat gözlemci Müstencid el-Mevlevi’nin verdiği bilgilerden, Pîr Hüseyin’in Erzincan’da idareyi ele alışının kolayca gerçekleşmediği, anlaşılmaktadır. Şöyle ki; Pîr Hüseyin Erzincan’a geldiğinde halk iki kampa ayrılmış, iç harp patlak vermişti. Nihayet Pîr Hüseyin’e karşı çıkan emîrler yenilerek Erzincan’ı terke mecbur olmuşlar, Bayburt ve Tercan tarafına kaçmışlardı. Böylece muhalefet cephesini kırarak Erzincan’a hâkim olan Pîr Hüseyin, bilâhare Bayburt’u da hâkimiyet sahasına dâhil etmiştir.
Erzincan, Eretna-oğlu Mehmed Bey’in 1365 yılında (Eylül-Ekim) ölümünden sonra meydana gelen iktidar değişikliği sırasında, Pîr Hüseyin’in idaresinde kalmıştı. Yeni Eretna hükümdarı Alâeddin Ali Bey adına 1366 yılında Erzincan’da kesilmiş bir sikkenin varlığına rağmen diğer emirler gibi –Hacı İbrahim (Sivas hâkimi), Hacı Şadgeldi (Amasya emîri), Şeyh Necib (Tokat hâkimi), Kılıç Arslan (Koyulhisar hâkimi), Emir Cüneyd (Kayseri hâkimi)- Pîr Hüseyin’in de zayıf ve dirayetsiz bir hükümdarın başta bulunmasından istifade ile kendi başına buyruk hareket etmiş olması, kuvvetle muhtemeldir. Gerçekten de Eretna’nın sağlığında Konya’dan Erzurum’a kadarki devlet hudutlarının, Alâeddin Ali Bey’in iktidarının ilk yıllarından itibaren daralmağa başlaması da kanımızı kuvvetlendirmektedir. Ancak Pîr Hüseyin’in 1379 yılında meydana gelen ölümüne değin geçen zaman içindeki hayatı ve faaliyetleri hakkında kaynaklarda herhangi bir malûmat mevcut değildir. Yalnız tek kaynak Bezm-u Rezm’de Pîr Hüseyin’in 1379 yılında öldüğü ve böylece Erzincan’ın bir müddet hâkimsiz kaldığı kaydı bulunmaktadır.” ([14])
Tarihi akışı Eretna Beyliği ile beraber aktarmamın gerekliliği, Alâaddin Eretna Bey ile Mutahharten Bey’in aile bağını açıklanmamın kaçınılmaz nedeni olmuştur. Ve 1379 yılında, Burak Bey’in oğlu, konumuzun öznesi Mutahharten Bey’in Erzincan Emîri olduğunu bilmekteyiz.
“Clajivo, Mutahharten’in Trabzon Rum İmparatoru’nun kızı ile Kitâb-ı Diyâr-ı Bekriyye de ise Mutahharten’in Akkoyunlu Ahmed Bey’in kızı ile evli olduğunu söylemektedir.” ([15])
(DEVAM EDECEK)
[7] https://www.nkfu.com/eretnaogullari-beyligi-1335-1381-kurulusu-tarihi-ve-dagilisi-hakkinda-bilgi/
[8] Mert ŞAHİN- KAYSERİ ALİ CAFER KÜMBETİ SORUNSALI
[9] Kemal TAŞCI- ERZİNCAN’DA ERETNÂLI HÂKİMİYETİ
[11] Hasan Geyikoğlu-Sivas’ın Maruz Kaldığı Saldırı ve İşgaller -1232-1402
[12] Dr. Öğr. Üyesi, Kemal TAŞCI- ERZİNCAN’DA ERETNÂLI HÂKİMİYETİ
[13] https://erzincan.ktb.gov.tr/TR-57382/tarihce.html
[14] Yaşar Yücel-Mutahharten ve Erzincan Emirliği
[15] Yaşar Yücel-Mutahharten ve Erzincan Emirliği
Kenan Mutlu Gürses