30 Eylül 2017
İnsanlar, olaylar karşısında nasıl karar vereceklerine kolaylıkla karar veremezler. Olaylara bakarak yürüdükleri yol da çok defa beklenenin gerisinde de kalabilirler. Bu açmaz, zaman, zemin ve genellikle olayların farklı farklı oluşundan kaynaklanır. Toplum ise; olaylara tarafsız gözle baktığında, özellikle milli meselelerde özel bir duyarlılık gösterir. Yönetenler, yani devletin, olaylara bakarak beklenenin gerisinde kalamayacağı gibi milli meselelerde açmaza sürüklenemez.
Türkiye’nin son on beş yılda, özellikle dış politikada izlediği yol sade vatandaşın ve beklenenin çok gerisinde kalmıştır. Özellikle Irak üzerinden meseleye baktığımızda her şey önümüze dökülmektedir. “kişi laik olmaz, devlet laik” olur denilirken, mezhep ağırlıklı, tarikat bakışlı, Sünni-Şii çizgisinde ki zikzakların, karşılaştığımız tabloda ki yanlışlığı da apaçık ortaya çıkmıştır. Dilimize pelesenk ettiğimiz “yanlış hesap, Bağdat’tan döner” atasözüne rağmen; diplomasi dilini bir tarafa bırakarak “rast” makamında “bir gece ansızın gelebilirim” denilirken, birileri de “nihavent” makamında “bekledim de, gelmedin” diyebilir!
Bir teröriste, bir eşkıyaya neden bu kadar taviz verildi? Neden bu kadar içli-dışlı olundu? Irak merkezi hükümeti ile neden ters düşüldü? “Arap Baharı” neden yaza kavuşmadı? “Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak” ifadesi, neden sıradan bir temenniden ibaret kaldı? Acılarla kıvranan Araplar, Kürtler ve TÜRKMENLER, Büyük Orta Doğu Projesi’nin “hıbarı” mı oldular? Beş milyon insanın düşürüldüğü sefalet, iki milyon insanın ölümü, sadece petrol ve doğal gaz boruları ve vanaları ile mi açıklanacak? Köklü bir devlet geleneği olan İran’la dün değil de bu gün diyaloga girmenin, dün eşkıya ile kapalı/açık anlaşmalar yapmak nasıl izah edilecek? Rusya, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İsrail’in açıklamalarını hangi kulağımızla dinleyeceğiz? Yoksa aşağıda ki fotoğraflara, uzun uzun bakarak mı?
ABD tarafından, Irak’ın kuzeyinde oluşturulan yeni yapının “Irak Kürdistan’ı” adı altında federe bir yönetim, bir federasyon gibi egemen olması tercih edilirken, biz ne yapıyorduk? Irak’ın kuzeyindeki yapının, sözde Büyük Kürdistan’a doğru yol almasında ABD’NİN adını koymuş olduğu “Irak Kürdistan’ını üzmemek ve besleyip büyütmek için verilen görevlerden, yapamadığımız ne kaldı?
Irak’ın kuzeyinde yıllarca Kürtlerin devlet kurma istekleri, Türkmenlere olan saldırıları arttırmış ve birçok katliam gerçekleşmiş olduklarını nasıl göremedik? Tuzhurmatu (2003), Telafer (2004), Telafer (2005), Musul (2005), Yengice (2006), Karatepe (2006), Kerkük (2006) da yaşanan, bugün de devam eden TÜRKMENLERİ yok etme politikaları karşısında ne yaptık? Türkmenlerin, tapu ve nüfus kayıtları yok edilirken ne yapıyorduk? Kerküklü Türkmenler, Basra, Ramadi ve Tikrit’e doğru bilinçli sürgün edilirken, Türkmen Cephesi’nin binalarına saldırılar devam ederken, biz nerede yaşıyorduk? 3,5-4 milyon Türkmen’in, 60 bin seçmenlik azınlığa düşürüldüğünü nasıl göremedik?
Bütün bunlar olurken, referandumun yapılmasını, Kerkük, Musul ve diğer Türkmen şehirlerinin hemen aynı zamanda Işid’den temizlenmesini, dar bir havzaya sıkışmış olmalarına tesadüf mü diye bakacağız? Sözde bu kadar tepkiye rağmen, eşkıya Barzani’nin; “Kasım ayında başkanlık ve milletvekili seçimlerini yapacağız” demesini, biz “saf” insanlar nasıl anlayacak, nasıl yorumlayacağız?
Kaç gündür, Arap, İslam, Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı’nın bin yıllık,1918’den sonra, başka bir kronoloji çıkarıyorum. ”Gülü yâd ettikçe, bülbülün feryadı atar” atasözünü, sonra; Fransız bir (Savoie’lı) köylünün, yüzyıllarca önce “Şu akılsız Fransa kralı biraz işini bilse pekâlâ bizim beyin kâhyası olabilir” dediğini hatırlıyorum… Yirmi sayfalık kronolojiyi burada yazmaktan vazgeçiyorum. Eşkıya Barzani’nin yaptığı referanduma gayrimeşru derken, ayni Barzani’nin, yıllardır Irak Anayasası’na aykırı olarak yaptıklarının, neden dile getirilmediğini merak ediyorum. Yaşayacağımız ilk on yılda, olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum. Meselenin bugünün değil, tarihi derinliği olduğunu hepimizin bildiğine inanarak, başka yorum yapmadan, bir-kaç fotoğrafı bilginize sunuyorum:
Mustafa Barzani ve MOSSAD eski başkanı Meir-amit
Kuzey Irak’ta Barzani’ye verdiği desteğin canlı tanığı İsrailli General Sagi Chori, Kürt devletinin 1960’lı yıllardan itibaren kendi projeleri olduğunu söylüyor:
(Görevi Ortadoğu’yu karıştırmak olan MOSSAD ajanı Henri Levy, Libya, Mısır ve Afganistan’ın ardından Kuzey Irak’ı da iç savaşa sürükledi. Adım adım referandum planını işleten Levy, ekibiyle birlikte Avrupa kaçtı.) (Fotoğraf: Özel Büro)
16 Kasım 2013 Diyarbakır…
Kenan Mutlu Gürses