30 Haziran 2017
Sürüp giden, her geçen gün yanlışa sürüklenen bir Ermeni meselemiz var. İçinde yaşayan da yaşamayan da kenarından çekiştirip duruyor. İddianın, adını bile tam olarak koyamıyoruz. Yıllardır, kitaplara, dergilere, makalelere; “sözde Ermeni soykırımı”, “Ermeni sorunu”, “Ermeni Meselesi” ve “Ermeni gailesi” olarak taşındı durdu. Kimimiz yıllarını verdi, kimimiz duyarsızlığını sergilerken, kimimiz de ERMENİ YALANLARININ peşinden koştu! Kimimiz de ERMENİ MESELESİNİ omuzlarında taşıdı.
Konunun, Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye Cumhuriyeti, Ermenistan, Rusya ve Kafkasya coğrafyasından koparılışı bir yana, SİYASÎ ve TARİHÎ yönü birbirine karıştırılarak, değerlendirildiğinin üzerinde de sağlıklı olarak hiç durulmadı.
Günümüzde, ERMENİ MESELESİNİ anladığını zannedenler, Kilikya kadim tarihini anlamadan yazdılar! Bölgenin, Arap ve Türk kaynaklarında, ÇUKUROVA olarak geçtiğini, ilk sakinlerinin Fenikeliler, Persler, Romalılar, Araplar, Emeviler, Abbasiler ve yeniden Bizans tarafından fethedildiğini nedense es geçerek dikkate almadılar! Kilikya’ya ilk defa Ermenilerin X. Yüzyılda, Sasun’dan göç ettiklerini unutarak, Ermeni yurdu olarak, Kilikya’yı tarih de yanlış ve eksik bir zemine oturmuş oldular!
Yine günümüzde, DİYASPORA ERMENİLERİ, Tridat, Aziz Gregoir (Part menşeinden), Arsaklar, Anag, Kral Khosrov, Sophie, Diocletien’ın kim olduklarını, Paganizm kültüründen gelen Tridat’ın HIRİSTİYANLIĞA karşı düşmanlığını, aksine Aziz Gregoir’in HIRİSTİYANLIĞI yayma görevini üstlendiğini, Tanrıça Anahita’nın tapınağının nerede olduğunu, Prens Artavazd’ı, Khor-Virab Şatosunu (Artaşat Şatosu), Gregoir’in atıldığı kuyuda kaç yıl kaldığını öğrenmeden, Gregoryan, Ortodoks, Katolik, Protestan hatta Müslüman Ermeniler meselesine de bakmadan, Ermeni ulusal kimliğini yaratma gayretleri doğrultusunda, kendi içlerinde de problemli olduklarını, hep unuttular!
Bütün bunların eksikliği ve yanlışlığı ile Ermeniler, “SOYKIRIMI” iddialarını devam ettirdiler. Ermenilerin, mesnetsiz fakat etkili propagandaları ile dünyanın birçok ülkesinde açtırdıkları soykırımı anıtları ile de bizden bir-kaç adım daha fazla yol aldılar!
Biz ne yapıyoruz?
Genellikle, 18. Yüzyıldan bugüne kadar yayınlanmış bilgileri, özellikle her 24 Nisan günü ele alarak tekrar ediyoruz. 21. Yüzyılda emperyalist güçlerin hareketlerini izleyerek, Ermeni Meselesi ile bir paralellik kurarak, sonuç getirmeyen gündemler yaratıyoruz!
Hiç mi yaptığımız bir şey yok?
Dr. Mehmet Perinçek’in Rus Devlet Arşivlerinden, aldığı belgelerle, ilk önce “ 100 Belgede Ermeni Meselesi ve 2012 de 50 arşiv belgesi ekleyerek yayınladığı “150 Belgede Ermeni Meselesi” isimli çalışmalarını görüyoruz.
Başka yok mu?
Erzincan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi; Yrd. Doç. Dr. Natalia Chernichenkina’nın yayınladığı iki önemli eseri, bize yepyeni bilgiler sunuyor. Öncelikle iki cilt olan;
“RUS İMPARATORLUK KAYITLARINDA ERMENİ SORUNU (1912-1917)” -2015-. Ve II. CİLT -2017 de çok önemli bilgilerle yüz yüze geliyoruz. Hep birlikte, neler olduğuna bakalım:
Chernichenkina,
I. Cilt ’de;
Birinci Dünya Savaşı’ndan Önce Doğu Anadolu ve Ermeniler, başlığı altında 53,
Ermeni Partilerinin Türk ve Rus Hükümetleri ile İlişkileri, başlığı altında 21,
Ermeni Gönüllü Birlikleri, başlığı altında, 66,
Ermenilerin İşledikleri Suçlar ile İlgili Mahkeme Davaları, başlığı altında, 16,
Zeytun Bölgesi Ermenileri, başlığı altında, 4,
Ermenilerin Özerklik İddia ve Çabaları, başlığı altında, 8,
Ermeni Meselesi ile İlgili Mektuplar, başlığı altında, 9,
Ermeni Mülteciler, başlığı altında, 13,
II. Cilt ‘de;
Ermeni Partilerinin Faaliyetleri, başlığı altında, 54,
Ermeni Özerklik İddia ve Çabaları, başlığı altında, 12,
Ermenilerin İşledikleri Suçlar ile İlgili Davalar, başlığı altında, 17,
Ermeni Meselesi ile İlgili Mektuplar, başlığı altında, 17,
Ermeni Mültecileri, başlığı altında, 41,
Anadolu’da Ermeni-Kürt İlişkileri, başlığı altında, 21,
Kafkasya Cephesi’nin Dağılma Sürecinde Ermeniler, başlığı altında, 15,
adet, toplam 367 belgeyi, “Rusya Devlet Askeri Tarihi Arşivi (RGVİA), Rusya Federasyonu Devlet Arşivi (GARF), Gürcistan Merkez Devlet Tarihi Arşivi (TSGİAG), Azerbaycan Devlet Siyasi Partiler ve Belgeler Arşivi (GAPPODAR) ve Ermenistan Milli Arşivi (NAA) fonlarından” alarak “Belgelerin Transkripsiyonları” ile yayınlamış.
Chernichenkina, ikinci çalışmasını, “Rusya’da Türk Tarihi ile İlgili Yayınlanan Eserler (1917-2000) KAYNAKÇA’SI” -2017- adı altında yayınlamış.
Bu çok önemli çalışmalar, Ermeni Meselesine yepyeni boyutlar kazandırırken, Ermeni Diasporasının İDDİA ve YALANLARINI da tarafsızlık ilkesi ışığı altında bir daha çürütecektir. Sayın Natalia Chernichenkina’nın “şüphesiz ki Ermeni meselesinin akademik açıdan anlaşılmasına katkı sunacak” ifadelerine yürekten katılarak, kutluyorum. Sadece 367 belgenin tespiti ile transkripsiyonlarının yapılmasının öneminin altını ayrıca çizmek istiyorum.
Dilerim ki, diğer tarihçilerimizde ARŞİVLERİMİZDE bulunan ve yayınlanmamış sayısız ARŞİV BELGELERİNİ, aynı titizlikle yayınlarlar.
Kenan Mutlu Gürses