27 Temmuz 2025
Merhum Yusuf Akçura’nın, Kahire de kaleme aldığı, Türk isimli gazetede yayımlanan makalesinin başlığı Üç Tarz-ı Siyaset dir. Batıcılık fikriyle yön vermek istediği Türk Ulusçuluğunu, Osmanlıcılık, İslamcılık ve TÜRKÇÜLÜK olarak adlandırmıştır. Değerlendirmesinde tarihi derinliği işleyerek Osmanlıcılık hareketinin uygulanamayacağına, İslamcılık ve Türkçülük hareketlerini ise birbirine benzer olarak görmüş, sonrasında TÜRKÇÜLÜK hareketini uygulanılabilir bulmuştur.
Günümüzde mesnetsiz, emperyalist düşüncenin peşinden koştuğunu zannedenler, Türk-Kürt ve Arap’tan bahsetmektedirler. Dünya da hızla değişen uluslararası ilişkiler, devletleri farklı mecralara sürüklemektedir. Bu pencereden bakıldığında; Irak, İran, Suriye, Ermenistan ve Kıbrıs’ta neler yaşandığı da dikkatlice izlenmelidir.
Kardeş ülke Azerbaycan’ın 2023 Karabağ Harekâtı, Türkiye’nin açık/örtülü desteği, 2024 Azerbaycan-Ermenistan sınır anlaşması, Rusya’ya rağmen, Ermenistan’ın başta ABD olmak üzere Batı ile yeni ilişkileri karşısında Moskova’nın sessizliği dikkatlerden kaçırılmamalıdır. Ermeni Diasporasının rotasını çizdiği Ermenistan, “SÖZDE SOYKIRIMI” yalanından vazgeçmediği halde, Türkiye-Ermenistan normalleşme görüşmeleri şartsız ve nedensiz devam etmektedir. Devam eden normalleşme görüşmelerinde AB’nin çizdiği rota iyi izlenmelidir.
Bir süredir İran-İsrail arasında yaşananları bir kenara not ederken, Türkiye olarak Gazze ve Filistin için döktüğümüz gözyaşları arasında, kardeş Azerbaycan-İsrail ilişkileri nasıl değerlendirilecektir. Azerbaycan’ın stratejik bakışıyla üzerinde durduğu Zengezur ve Orta Koridor geçişlerine Çin, İran ve Rusya’ya rağmen nasıl bakacağız?
2025 ilk aylarında Ermenistan’a AB’nin katılım sürecini başlatan kanunu kabul edilmesini, Avrupa Birliği ile Ermenistan’ın “Kriz Yönetiminde İş Birliğini Geliştirmek” Anlaşmasını, Avrupa Komisyonu’nun Ermeni vatandaşları için AB’ye gelecekte vizesiz seyahat yolunda Vize Serbestisi Eylem Planı önerisini kabul ettiğini, AB’nin yeni Karadeniz Stratejisi’nde Ermenistan ile bölgesel güvenlik ve bağlantı konusundaki işbirliğinin hangi sonuçları doğuracağını kim ve kimler hesap edecek?...
Şüphesiz birazcık tarihten haberdarların, Müslüman olarak bildiğimiz (!) Hindistan’ın tarihi süreçte nasıl İngiltere’nin kuklası olduğunu bilmeyenimiz herhalde yoktur. Daha önce burada “silah” konusunda yazdığım o Hindistan, bölgesel gerginliklerin ortasında Ermenistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan ile bağlarını güçlendiriyor. Bunun yanında Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarını “işgal edilmiş” olarak kınayan BM kararlarını desteklediler. Yetmezmiş gibi, 1915 “sözde soykırımını” yeniden gündeme taşıdılar. Hindistan, Ermenistan, Yunanistan ve GKRY ile Türkiye’ye karşı her alanda ilişkilerini genişletiyor. Bu genişlemeyi kimler düşünecek?
Yıllardır devam eden Ermenistan-Fransa arasındaki her alandaki işbirliği konusuna girmiyorum. Güya Müslüman olan İran’ın “Batı Azerbaycan, İran İslam Cumhuriyeti’nin eyaletlerinden biridir ve başka hiçbir bölgeyi ifade etmek için kullanılamaz” “Kullanıldığı şekliyle ‘ Batı Azerbaycan’ adı, İran İslam Cumhuriyeti’nin bir eyaletini ifade eder. Özellikle Ermenistan’a karşı toprak iddialarını ima ediyorsa, başka hiçbir coğrafi bölgeye uygulanamaz” dediğini hiç konuştuk mu?
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Ermenistan Başbakanı Paşinyan’nın düzenlediği toplantıya Ermeni vatandaşları ile Katolik ve Protestan ruhani liderleri katılırken, İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nden Patrik Maşalyan’ın neden katılmadığını, buna rağmen Kumkapı’daki Patrikhane’ye giden Paşinyan’ı hiçbir yetkili karşılamadığı gibi, Patrikhane kapılarının kapatılmış olduğunun nedenleri üzerinde hiç durduk mu?
Kısa süre önce dünyaca terörist olarak aranan Suriye’deki eşkıya başıyla her alanda görüşürken, Yunanistan’ın işgal ettiği ADALARIMIZDA kurduğu üstleri on dört de asker sayısını ALTI BİN’ e çıkarırken ne yaptık?
ABD’nin GKRY’ ye silah ambargosunu kaldırması karşılığında, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Baf şehrindeki Andreas Papandreu Hava Üssü’nü kalıcı olarak ABD’nin kullanımına açmasına, ABD’nin ilk etapta 58 milyon dolar harcamış olmasına karşılık EY AMERİKA dedik mi?
Bildiğiniz Trump gayrimenkul yatırımcısıdır. O yetmezmiş gibi şimdi de bölgeye başka bir gayrimenkul yatırımcısı Thomas Barrack büyükelçi olarak atanmıştır. Barrack, bir konuşmasında; "Benim için İzmir, Yahudilerin, Müslümanların, Hıristiyanların bir arada yaşadığı, bu toplulukların harmanlandığı bir örnek." diyerek, "bu tüm dünyada ve Orta Doğu'da olması gereken bir durum" değerlendirmesinde bulunmuştur.
Büyükelçi Barrack, "Bence Türkiye, tüm bunların merkez noktası olabilir, Suriye’de gördüğünüz üzere. Suriye'de olanların büyük bir kısmı, Türkiye ve liderliği sayesinde gerçekleşiyor." Osmanlı İmparatorluğundaki "millet sisteminin", yüzlerce yıl farklı grupların merkezi sistemde varlıklarını sürdürmelerine imkân verdiğini anımsatan Barrack, yeni nesil için yeni bir diyaloğa ihtiyaç olduğunu, bu diyaloğun savaş olmadığını vurgulamıştır.
Bu yetmiyormuş gibi Büyükelçi Barrack;
Azerbaycan’ı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne bağlayacak olan, Ermenistan’ın Sünik Bölgesi’nden geçen 32 kilometrelik yolun kontrolünün 100 (YÜZ) yıllığına ABD’ye verilmesini talep etmiştir. “Konu 32 kilometrelik bir yol gibi görünebilir ama mesele o kadar küçük değil. On yılı aşkın süredir çözülmeyi bekliyor. Biz bu yolu devralalım. Bize 100 yıllık kiralayın, herkes faydalansın” demiştir. Trump yönetiminin güya küresel kriz çözümü olarak sunduğu, “Amerikan stratejik mantığına” dayalı üstelik özel bir şirket aracılığıyla yapmak istemektedirler. Bu 32 kilometrelik yol, “Zengezur Koridoru” dediğimiz, Azerbaycan için stratejik bir bağlantıdır. Söz konusu teklif Azerbaycan tarafından kabul edilemez bulunmuştur.
Ermenistan hükümet sözcüsü “Cumhuriyet topraklarının hiçbir kısmı, ülkenin egemenliği dışında değerlendirilemez” derken, Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı “uluslararası lisanslı şirketlerin belirli işlevleri üstlenmesi fikrine tamamen karşı olmadıklarını” söylemiştir. Konu hakkında bir ses duydunuz mu?
Günün birinde katılacağımız (!) Avrupa Birliği’nde yapılan bir toplantı sonunda, yayınlanan ortak basın açıklamasında; Ermenistan’ın egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve demokratik reformları desteklediklerini, Ermenistan’ın Güney Kafkasya’da istikrarı sağlama çabalarına, özellikle Azerbaycan ile barış görüşmelerine devam eden katılımına ve Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi yönündeki adımlarına büyük değer verdiklerini, “Barış Kavşağı” girişimlerini desteklediklerini, AB ve Ermenistan’ın omuz omuza durduklarını, iddialı bir ortaklık gündemleri olduğunu ve Ermenistan’a 270 milyon avroluk bir desteğin yapılacağını açıklıyor… O omuzları hiç sorguladık mı?..
Belçika Temsilciler Meclisi, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Ermenilerine yönelik askeri saldırısını ve sözde uluslararası hukuk ihlallerini kınayan bir kararı kabul ediyor. Kararda, Azerbaycan makamlarının “Batı Azerbaycan” ifadeleri kınanıyor. Sen demek istiyorsun diye sorduk mu?
Ege Adalarımız, Kıbrıs ile Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya da ki ABD üslerini, Irak, İran, Suriye ve de terör örgütü PKK meselesinde; 18 Şubat 1952 de müttefiki olduğumuz 32 üyelik NATO’da, hangi siyasi ve güvenlik konularını tartışarak, fikir birliğiyle alınan ortak kararlarda hangi konumda olduk? Neden biz sınırın 30 kilometre ötesine geçemiyorduk?
Ciğerlerimiz sadece ormanlarımızın ateşiyle yanmıyor ki… Bu rivayet mi? Bu şikâyet mi? ve Bu siyaset mi? derken her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ciğerleri cayır cayır yanıyor.
Kenan Mutlu Gürses