“TERÖRSÜZ TÜRKİYE” HEDEFİ!.. KISSADAN HİSSE

11 Mart 2025



   “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” HEDEFİ
KISSADAN HİSSE 
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

Mehmet Akif Ersoy

      Tarih sayfaları çevrildiğinde, ulus devletler öncesinde savaş kavramı ile karşılaşmanın üzerinden on dört bin yıl geçtiğini göstermektedir. Savaşların yanı sıra otoriteye karşı direnmeler, ayaklanmalar ve isyanlarında yaşandığı bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde; 1404 Konstantin Frujin İsyanı, 1432 Arnavut İsyanı, 1446 Buçuktepe İsyanı, 1596-1610 Celali İsyanları, 1564 Mariova İsyanı, 1565 Pirlepe İsyanı, 1596 Sırp İsyanı, 1770 Orlov İsyanı, isyanların bazılarıdır.     
      1984 PKK terörüne gelinceye kadar; 1806-1808 Babanzâde Abdurrahman Paşa, 1812 Babanzâde Ahmet Paşa, 1820 Diyarbakır Zaza, 1830 Hakkâri Yezidi, 1831 Bitlis Şerefhan, 1839 Diyarbakır Garzan, 1843 Erzincan Bedirhan, 1855 Bitlis Yezdanşir, 1877 Cizre Bedirhan Osman Paşa, 1878 Botan Şeyh Ubeydullah Nehri, 1889 Erzincan Emin Ali Bedirhan, 1912 Mardin Bedirhani Halil ve Ali Remo, 1913 Bitlis Molla Selim ve Şeyh Şehabettin gb bazı Kürt İsyanlarıdır..
      1780 de Zeytun Ermenileri, Maraş’ın Zeytun kazasında IV. Murad fermanına dayanarak 1774 den beri vergi vermeyi reddetmişlerdi. Bunun üzerine gelen Maraş valisi Ömer Paşa Zeytun Ermenileri tarafından öldürülmüş, Osmanlı yönetimine karşı 1780 de ilk silahlı isyanı çıkarmışlardır.  Devam eden dönemde Ermeniler Doğu Anadolu da bağımsız Ermenistan devleti kurmak iddiasıyla silahlı isyanlarını Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar devam ettirmişlerdir. Bugün sürdürülen “sözde soykırımı” yalanı, Ermenilerin yaptıkları mezâlim, 3.000.000 Türk’ün ölümü, kendi tartışmalı can kayıpları; 1917 Çarlık Rusya’nın yıkılması sonucunda 28 Mayıs 1918 de Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti, 21 Eylül 1991 de günümüzdeki Ermenistan Devleti kurulmuş, sonuç olarak ancak 29.743 km2 toprağa sahip olabilmiştir.
       II. Sultan Abdülhamîd Hân, 34. Osmanlı Padişahı olarak 31 Ağustos 1876 tahta çıkışından sonra Osmanlı İmparatorluğu’nu 32 yıl, 7 ay, 27 gün yönetmiştir. Döneminde, İmparatorluğun modernleşmesine yönelik çabaları yanında, babası ve amcası dönemdeki borçların yarattığı çıkmaz, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, devletin yaşadığı olumsuzlukların başında gelmektedir. Borçlar nedeniyle tavizkar tutumu, Kıbrıs Adası’nın İngiltere’ye devredilmesine neden olmuştur.
       Emperyalizm oyun yazarlığını yapan İngiltere, Osmanlı, Fransa, İtalya, Almanya, Rusya ve ABD’yi kendi menfaatleri doğrultusunda zaman zaman figüran, zaman zaman başrolde kullanmıştır. Günümüz de oyun yazarlığı devam etmekte, değişen ise artık başrolü ABD’ye vermiş olmasıdır. Bu pencereden bakarak dün ve bugün yaşadıklarımız da açıkça görülmektedir.
       II. Sultan Abdülhamîd Hân, tarafından Kıbrıs’ın devri (1878) ile 1780 başlayan Ermeni isyanları İngiltere’nin yönlendirmesi ile Kıbrıs basamak yapılarak her geçen gün artarak devam etmiştir. Tahta çıkışıyla ilk Osmanlı Anayasası Kânûn-i Esâsî’yi (Birinci Meşrutiyet) 23 Aralık 1876 da ilanı, 14 Şubat 1878 de meclisi feshetmesi, 23 Temmuz 1908 de otuz yıl beş ay 9 gün İttihad-ı İslam ağırlıklı istibdat döneminden sonra II. Meşrutiyeti ilan etmesi, 27 Nisan 1909 da tahtan indirilmesi gözden kaçırılmaması gereken tarihi süreçtir..
       Söz konusu zaman diliminin, daha doğrusu II. Meşrutiyet’in ilanıyla emperyal güçler, İmparatorluk sahasında yaşayan bütün etnik guruplar, padişahın yanında veya karşısında olanlarla birlikte, bakın neler olmuş, neler söylenmiştir:
23 Temmuz 1908
       İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin, Selanik ve Manastır’da kendiliğinden İkinci Meşrutiyeti ilan etmesi. Bu gelişmeler üzerine, olayların önünü alamayacağını anlayan II. Abdülhamid’in, direnmekten vazgeçerek 23 Temmuz 1908 günü, 1878’de yürürlükten kaldırdığı anayasayı yeniden yürürlüğe koymayı, Ayan Meclisi ile Mebuslar Meclisi’nin toplanmasını kabul etmesi ve bunu ertesi günü bir buyrukla halka açıklaması.
25 Temmuz 1908

       İstanbul'un belli-başlı caddelerinin bayraklarla donatılması.. Halkın caddelerde yürümesi ve gösteriler yapması. Yeni yönetimi kutlayan, aralarında Türk, Rum, Ermeni ve Musevilerin de bulunduğu elli bin kişiden oluşan bir topluluğun iki bando eşliğinde, Bâb-ı Âlî'ye yürümesi.
26 Temmuz 1908
      Türk, Rum, Ermeni, Bulgar ve Musevilerden oluşan yaklaşık yüz bin kişilik bir topluluğun Harbiye Nezâreti önündeki Beyazıt Meydanı'nda toplanması.
27 Temmuz 1908
      Ellerinde Osmanlı bayrakları bulunan birçok Müslümanın, Rum ve Ermeni Patrikhânelerine gitmesi, Rum ve Ermenileri tebrik etmesi, karşılıklı konuşmalar yapmaları. Servet-i Fünun
2 Ağustos 1908
      Bir Ermeni kadın öğretmenin toplanan kalabalığa; bütün milletin çektiği ezaları ve hürriyet fedakârlarının düçar oldukları işkenceleri anlatması, daha sonra "Şimdiden sonra artık ayrıca milletler yok. Ortada büyük bir Osmanlı kavmi var, Ermeni milleti de onun bir uzvudur" cümlesinin duyulması ve kalabalığın "Yaşasın Ermeniler, Yaşasın Osmanlı kavmi" diye bağırması. Servet-i Fünun  
5 Ağustos 1908
      İzmir'deki Ermenilerin Genç Türk Fırkasına gayet mükellef bir ziyafet vermeleri, ziyafette memleket fertlerinin birbirlerine kardeş olduklarına, el birliğiyle Kanun-ı Esasi'nin tatbikine çalışılacağına dair konuşmalar yapılması. Servet-i Fünun
8 Ağustos 1908
      Basında Türklerle Ermenilerin derin dostluğundan ve aralarında uzun yıllar hiç bir mesele olmadığından bahseden, Türklerin dükkânlarını Ermenilere, Ermenilerin ise Türklere emanet ettiklerini, Türklerin Ermeni, Ermenilerin Türk hizmetkârlar kullanacak kadar birbirleriyle içli dışlı olduklarını ortaya koyan yazılar yayınlanması. Tanin
8 Ağustos 1908
      Erzurum'da Ermeni piskoposluğu önünde Osmanlı subayları tarafından bir gösteri yapılması, Piskopos Saadetyan ile bir subayın konuşmalar yapması, topların atılması, çanların çalınması. Tanin
13 Ağustos 1908
      Meşrutiyet-i Osmaniye Kulübü tarafından hürriyet ve Kanun-ı Esasi'yi ilan uğrunda hayatlarını feda etmiş olan İslâm şehitlerinin hatırasını takdisen Beyoğlu Balıkpazarı'ndaki Ermeni kilisesinde bir ayin yapılması. Servet-i Fünun
14 Ağustos 1908
      Beyoğlu Ermeni Kilisesi’nde yapılan âyinin sonunda Ermeni Patrik Vekili Katogikos Yagişa'nın [Yegişe] alkışlarla karşılanan bir konuşma yapması. İçinde çok sayıda Müslümanın da bulunduğu topluluğun, buradan çıkarak Taksim'e yürümesi ve burada toplanmış kalabalığa katılarak yeni kurulan anayasal düzeni ve Türk-Ermeni kardeşliğini kutlaması. Tanin
16 Ağustos 1908
      Meşrutiyet'in ilanı üzerine bütün siyasi suçlular için genel af ilan edilmesi, daha önceki dönemlerde yabancı memleketlere gitmiş olan Ermenilerin akın akın Osmanlı ülkesine geri dönmeleri. Tanin
24 Ağustos 1908
      II. Abdülhamid tarafından görevinden alınarak Kudüs'e sürülen eski Ermeni Patriği İzmirliyan Efendi'nin aftan istifade ederek İstanbul'a gelmesi ve İzmirliyan Efendi'nin Türklerin de içinde bulunduğu bir kalabalık tarafından coşkuyla karşılanması, bazı gazetelerde İzmirliyan Efendi ile ilgili övgü dolu yazılar çıkması. Servet-i Fünun
11 Eylül 1908
      Van'dan ve Erzurum'dan gelen haberlere göre Ermeni komitecilerinin her yerde Osmanlı Hükümeti'nin himayesine sığındıkları. Tanin
19 Eylül 1908
      Rusya'dan gelen Ermenilerin Erzurum'un içinde ve etraf köylerde ikâmet ettikleri, Rusya'ya muhaceret eden Osmanlı Ermenilerinin doğdukları yerlere dönebilmeleri için gerekli kolaylıkların gösterildiği ve bunların yol masraflarını tesviye etmek için lazım gelen tedbirlerin alınmaya çalışıldığı. Servet-i Fünun
24 Eylül 1908
      Varna'da neşrolunan bir gazetede Ermenilerin Bulgaristan'da gizlice bomba hazırladıkları yolunda bir haber çıktığı, Servet-i Fünun gazetesinin bu haberi teessüfle karşıladığı. Servet-i Fünun
30 Eylül 1908
      Hürriyet kahramanı Enver Bey'in İzmir'e gelmesi, Ermeni murahhas vekili Agob Aşod Efendi ile Taşnaksutyun Cemiyeti azasından Kalfayan Efendi'nin, İzmir Ermeni muteberanı ile rıhtıma gidip onu karşılamaları. Enver Bey şerefine verilen ziyafette Ermeni murahas vekili ile diğer bazı kişilerin hazır bulunması, Enver Bey'in, Ermeniler tarafından kendisine gösterilen ilgi ve saygıya teşekkür ederek şehirden ayrılması. Servet-i Fünun

      Arşiv belgeleriyle yukarıda ki bilgilerin çok daha fazlasını yazmak mümkünken, burada noktalayalım. Sonra da 1908-1923 yılları arasında Ermenilerin yaptığı isyanlara bakalım… 1915 Ermeni Tehcirine nasıl gelindiğini değerlendirelim.

      II. Meşrutiyet’in ilanıyla yukarıda ifade edildiği gibi, herkes hürriyet sevdalısı olmuştu. Ancak, diğer tarafta Ermeniler 14 Nisan 1909 günü düğmeye basarak; Adana, Tarsus, Erzin, Misis, Dörtyol, Bahçecik’de yapmadıklarını bırakmadılar. Sonra devamla, Zeytun, Kayseri, Bitlis, Muş, Erzincan, Erzurum, Elazığ, Yozgat, Sivas, Adana, Trabzon, Samsun, İzmit, Adapazarı, Urfa, Van, Zeve, Bitlis, Muş, Erzincan, Zeytun, Sivas ta saldırılarına kahpece devam ettiler.

      Yetmez diyecek olursanız;
      1912 Mardin- Bedirhani Halil ve Ali Remo İsyanı, 1913 Bitlis- Molla Selim ve Şeyh Şehabettin İsyanı, 1914 Bitlis-Molla Selim Ayaklanması, 1919-1922 Simko İsyanı, 1919 Nusaybin- Ali Batı İsyanı, 1919 Süleymaniye- Şeyh Mahmut Berzenci İsyanı, 1921 Siva-Erzincan Koçgiri Alişan, Alişir, Nuri Dersimi İsyanı, 1924 Beytüşşebab- Ali Rıza- İhsan Nuri İsyanı, 1925 Diyarbakır- Şeyh Said İsyanı, 1925 Batman- Reşkotan ve Raman Tedip Harekâtı, 1925 Şemdinli- Seyit Taha ve Seyit Abdullah İsyanları, 1926 Siirt- Jilyan İsyanı, 1926 Pervari- Eruhlu Yakup Ağa İsyanı, 1926 Siirt- Güyan İsyanı, 1926 Ağrı-İsyanı, 1926 Silvan- Koçuşağı İsyanı, 1926 Diyarbakır- Hazro İsyanı, 1927 Mutki İsyanı, 1927 İkinci Ağrı İsyanı, 1927 Bicar Tenkil Harekâtı, 1929 Resul İsyanı, 1929 Tendürek İsyanı, 1930 Savur Tenkil Harekâtı, 1930 Zeylan İsyanı, 1930 Tuta Tutaklı Ali Can, Seyit Han İsyanı, 1930 Hakkâri- Ahmed Barzani- Oramar Ayaklanması, 1930 Üçüncü Ağrı Harekâtı, 1934 Mutki- Buban Aşireti İsyanı, 1935 Siirt- Abdurrahman İsyanı, 1935 Siirt- Abdulkuddüs İsyanı, 1935 Siirt- Sason İsyanı ve 1937 Dersim İsyanları üzerinde düşünelim.. 
      1890 lı yıllarda Taşnakların “Türk’ü, Kürd’ü her yerde, her türlü koşullar altında vur! Mürtecileri, ahdinden dönenleri, Ermeni hafiyelerini, hainleri öldür, intikam al!” dediğini hatırlayalım. Ermenilerin bağımsız bir devlet kurmak için her zaman ileri sürdükleri iddialarının “Kürtlerin-Çerkezlerin” baskılarından kurtulmak olduğunu, daha önceki yıllarda neler istediklerini tarih sayfalarına bakarak görelim.

      Merhum Mehmet Akif Ersoy’u bir kere daha minnet, saygı ve şükranla anarken, “Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” mısralarını unutmayalım. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

KAYNAK; 
-T.C. BASBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 52 KAYNAKÇALI
ERMENİ MESELESİ KRONOLOJİSİ (1878-1923)

-Açık Kaynaklar
-https://kotku.org/kutuphane/uzun-yazilar/anadolu'da-ermeni-isyanlari/1-20

Kenan Mutlu Gürses


Kenan Mutlu Gürses © 2011 - 2025 Her hakkı saklıdır. Başa Dön